oyun

Al sana aktivite :)

Kubilay fındığına değişiklik olsun, aktivite olsun deyi arpa şehriye koyuverdim önüne güya doldurcak boşaltıcak ya:)

Maaşallah örtü sermeme rağmen her yer şehriye oldu..baktım arada kıtır kıtır ağzına da atıyor düdük 🙂

Aktivite oldu stres :))) Gerçi azmasın da payım büyük çünkü kafasından aşağı şehriye dökmeye yeltenen bendim ve yapan bendim itiraf ediyorum…kaşındım 🙂 pişman değilim..paşa paşa topladık eşimle şehriyeleri… yakında eylemlerim sürecek …….

CIMG9339

aldımverdim, yedim, şundan bundan

Nesfit

CIMG9372

Üyesi olduğum Fikrimühim’ den Nestle-Nesfit Ballı&Bademli paketim geldi geçenlerde. Unutmuştum katıldığımı briden gelince sürpriz gibi oldu mutlu oldum. Bir de kase hediyesi vardı içinde 🙂

Arkadaşlara tattırdım bana gelen paketteki mamadan..gerisi tabi ki bu tür şeyleri seven beyime 🙂

Benim pek süt içme alışkanlığım yok belki süt içmek için bana bahane olabilir. Tadı biraz tatlı geldi bana ama sütle gidiyor o tatlılık. Tadan arkadaşlarım epey beğendi. İndirim kuponları da vermişti Fikrimühim hemen onları da dağıttım. Bu arada 1 kase sütlü nesfit 160 kaloriymiş ona göre. İnce ince bademler var içinde. En hoşuma giden kısmı buydu.

Daha fazla detay için ;

https://nestle-fitness.com/tr/

https://www.facebook.com/nestlenesfit.tr

http://www.nesfit14gun.com/

şundan bundan

Gümbet Hatırası

CIMG9314

Yıllar önceydi.. 3 arkadaş Bodrum Gümbet’ e tatile gitmiştik. Müjgan, Seval ve ben… Çok eğlenmiştik. Hep karikatürümü yaptırmak isterdim, orada kısmet olmuştu… geçen kütüphaneyi temizlerken bu karikatürü de attım. Ben hatıraları yok ederken resimlerim.. biriktirmek, yer kaplaması yerine bunu tercih ediyorum.. Blogum da bir nevi anı deposu benim için…o yüzden hemen buraya eklemek istedim bu anıyı…Aslında bu karikatür yapılırken de fotoğraf çekilmiştik.. Onu da ekleseydim bu yazıya daha iyi olurdu 🙂

Karikatürist adam niyeyse bir göğsüme 250 gr diğerine 350 gr yazmış manyak :))

şundan bundan

Terapi Defteri..

helloTwitterda takip ettiğim ‏@terapi_defteri demiş ki ;

 kendinizi daha iyi tanımak için, sevdiğiniz KÜÇÜK şeylerin listesini yapın:en sevdiğiniz sesler, kokular,renkler,baharatlar ve kumaşlar”

 Canım yazmak istedi…kendimi 5 taneyle sınırlı tuttum…..siz de yazın ister buraya ister kendinize,,,

 Sevdiğim küçük şeyler

  • Çikolata yemek yanında maden suyu
  • Çizgi film karakterleri (Sünger Bob, Hello Kitty,Snoopy,Heidi….)
  • Her parmağıma farklı oje sürmek
  • Sinemaya gitmek
  • Patatesli yumurta

En sevdiğim sesler

  • Kubilay’ın gülmesi
  • Kuş cıvıltıları
  • Jay Jay Johanson’un sesi
  • Kubilay’ın anlamsız bıdı bıdıları
  • Komşulardan gelen sessizliğin sesi  🙂

En sevdiğim renkler

  • Yeşil
  • Mavi
  • Mor
  • Pembe
  • Kırmızı

En sevdiğim baharatlar

  • Tarçın
  • Karabiber
  • Nane
  • Susam
  • Çörek otu

En sevdiğim kokular

  • Kubilay’ın boynunun kokusu
  • Vanilya
  • Hindistan Cevizi
  • Çikolata
  • Sümbül

En sevdiğim kumaşlar

  • Dantel
  • Saten
  • Ekoseli
  • Puantiyeli
  • Kalpli olan her kumaş 🙂
aldımverdim, kitaplık, şundan bundan

Uyandın ve ne görüyorsun

Evimiz küçük. Bu yüzden olabildiğince az eşya olmasına ve boşlukları doğru değerlendirmeye çabalıyorum. O çabalarımdan biri de bu resimdeki kitaplık.. Evmanya alışveriş sitesinden almıştım bu kitaplığı. Sıkıntılı olmuştu bana gelene kadar. Geldikten sonra üyeliğimi de bozdum zaten 🙂 Neyse.. Kitaplığı yatak odamıza yatağımızın önündeki boşluğa koyduk. Tabi her sabah kitaplığı görerek uyanıyorum. Ve kitaplık uzun zamandır tıklım tıklım dağınıktı ve her gördüğümde kendime sinir oluyordum. Nihayet haftasonu düzelttim, bir sürü de şey attım. Dergi sevdalısı olmama rağmen 😦 attım dergileri de..Bir sürü cd vs. vs.. Maalesef eşimin Mali müşavirlik ders notları ve bir sürü kitapçığına elleyemedim ille duracaklarmışmış…

Kitaplarımı dizerken sevdiğim bir şey var. Kapağını sevdiklerimi tablo gibi araya koyuyorum hoşuma gidiyor. Bu sefer Clarice’i koydum 🙂
*Resime tıklarsanız daha büyük görebilirsiniz…

Peki sizin yatağınızın karşısında ne var ? Uyandığınızda ne görüyorsunuz ? Bu çok önemliymiş gün içindeki psikolojimiz için…

CIMG9316

şundan bundan

Yay burcu bebeği,

Adsız

Üniversite zamanı burçlara pek meraklıydım.. Sonra zamanla daha az inanır ilgilenir oldum gibi gibi… Hürriyette Niobe var ona bakmayı severim.. Yasemin Boran ı severim..

Bu arada Ben Teraziyim eşim Koç…Kubilay da Yay…yükseleni Oğlak..

Haftasonu bu yazıyı okudum http://www.haberturk.com/yasam/haber/829917-ikizler-bebegini-kundaklamayin paylaşmak istedim,

Sizin astroloji burçlar konusunda fikirleriniz, takipe ttiğiniz birileri var mı ?

içimde çalanlar / müzikkkk

Yılan,

Kafama girdi bu şarkı…çalıyor ara ara…Bence Demet Akalın’ ın ” Sebebim ” şarkısından sonra en güzel söylediği şarkı “Yılan“…

Negatif bir şarkı ama söyleyiş tarzı hoşuma gitti.. Ayrıca şarkıda Demet Akalın’ a eşlik eden Ersay Üner’ in sesi, söyleyişi de etkileyici..

”   Sen her gördüğümde acıyarak baktığım
Ve ağıtlarla arkamda bıraktığım
Hayatımın en büyük hatasısın sen
Ve ben bir gülüşün uğruna dünyayı veren
Karşılıksız çıkarsız delice seven
Bugünlerde seni kalem, kalem silen
Yine ben kaçırdığın belki de en büyük şansın
İlk göz ağrın hesapta yol arkadaşın
Şimdilerde izine az rastladığın   “

Hiç dinlemediyseniz buyrun ;

  http://www.izlesene.com/video/demet-akalin-yilan/6775081
kitaplık

Zor Bir Ailede Büyümek..

CIMG9229

Yine etkileyici bir kitap…” Zor Bir Ailede Büyümek ” Susan Forward – Craig Buck

Okuması bazı yerlerde rahatsız edici… Nereler mi mesela dayak,taciz ve ensest konulu kısımlar üzücü .. Bazen gözyaşlarımı tutamadım diyebilirim.

Kitabı yazan doktor gerçek terapilerden yola çıkarak yazmış. Çözüm önerileri bence oldukça etkileyici.. Anne-babasıyla sıkıntı yaşamışlara, yaşayanlara ya da anne-babasıyla birşey yaşamayanlara kesinlikle tavsiye ederim.

İşte alıntılar….çok daha fazlası kitapta…..

* * * *

İnsanlar anne babalarıyla olan ilişkilerinin hayatları üzerinde ne kadar önemli bir etkisi olduğunu göremiyorlar.

 Anne-babalar da birer insandır ve onların da kendilerine özgü problemleri vardır. Ve çoğu çocuk da ara sıra öfkesini kontrol edemeyen, ama sevgi ve anlayışını da esirgemeyen anne-babaların nasıl idare edeceklerini bilirler. Diğer yandan da olumsuz ve ters davranışları çocuklarının hayatlarında sürekli ve baskıcı bir hal alan anne-babalar vardır ki, en çok zarar verenler de işte onlardır.

 Lisansüstü eğitimimde insanların özellikle öfke gibi duyguları nasıl bilinçaltına ittiklerini görsel olarak anlatan psikoloji kitaplarımız vardı. İlk kare patronu tarafından azarlanan bir adamı gösteriyordu. Tabii ki patronuna bağırması uygun olmayacağından ikinci karede de aynı adamı eve geldiğinde karısına bağırırken görüyordunuz. Üçüncüsü, kadını çocukları azarlarken gösteriyordu. Çocuklar köpeği tekmelerdi, köpek de kediyi ısırırdı. Bu sade anlatım, aslında hissettiğimiz yoğun duyguları doğru insan yerine bizi korkutmayan hedeflere yönlendirdiğimizi tam olarak betimliyor.

 Bir anne ya da babanın evden ayrılması ve kendini çekmesi, bir çocuğun hayatında ciddi bir çöküntü ve boşluk yaratır. Unutmayın ki,  çocuklar aile içerisinde ortaya çıkabilecek her türlü tatsızlıkla kendilerini suçlarlar. Boşanmış anne-babaların çocukları kendilerini özellikle suçlu hissederler. Ortadan kaybolan bir anne-babanın çocukları, hayatları boyunca acısını çekecekleri bir darbe yemiş olurlar, görünülmezlik hisleri pekişmiş olur.

 Bir anne-baba çocuğunu dövüyorsa ya da devamlı azarlıyorsa, çocuğun maruz kaldığı tacizin zararlarını teşhis etmek kolaydır. Fakat yetersiz ve problemli anne-babaların toksik değerlerini belirlemek oldukça zordur. Bir anne-baba çocuğuna yaptıklarıyla değil de yapmadıklarıyla zarar vermişse, o çocuklar büyüdüklerinde hayatlarındaki problemlerle anne-babalarının davranışları arasındaki ilişkiyi göremezler, var olan bağlantıları inkar ederler.

 Hepimiz belirli derecelerde manipülasyon metodunu kullanırız. İsteklerimizi açıkça söyleme cesaretini maalesef gösteremeyiz ve bu yüzden çeşitli gizli kapaklı yollara başvururuz. Eşimizden bir bardak şarap getirmesini isteyeceğimize, açık şarap var mı diye sorarız. Misafirlerimize gece bittiğinde artık gitme vakti geldi diyeceğimize esnemeye başlarız. Hoşumuza giden birinin telefon numarasını isteyeceğimize, havadan sudan konuşmaya başlarız. Çocuklar da bizim onları kullandığımız kadar bizi kullanırlar. Eşler, arkadaşlar, akrabalar, herkes herkesi kullanır. Satış sorumluları bu yoldan para bile kazanırlar. Aslında manipülasyon çok da kötü şey değildir. Hatta insanların iletişim tarzlarından biridir diyebiliriz.

Fakat özellikle bri anne-baba çocuk ilişkisinde çocukları kontrol etme amacıyla kullanılan bir alet haline geldiğinde, manipülasyon fazlasıyla yıkıcı, zarar verici bir hal alır. Bu anne-babalar gerçek çıkarlarını hep gizli tuttukları için çocukları da devamlı bir şaşkınlık, kafa karışıklığı içerisinde büyürler. Kontrol edildiklerinin farkındadırlar ama bunun nasıl yapıldığını çözemezler.

 Birçok insan kontrolcü anne-babası ölürse kurtulacağını düşünür. Halbuki anne-babalarımızdan bize uzanan psikolojik göbek bağı, kıtalar arası etkisini koruduğu gibi yaşadığımız dünya üzerindeki gücünü mezardan da gösterir. Kariyerim boyunca, anne-babalarının isteklerini onlar öldükten sonra bile yerine getirmeye çalışan, eleştirilerini kulaklarında duyan bir çok yetişkinle karşılaştım.

 Diğer küçük çocuklar gibi Phil de gerçekle şakanın, tehditle takılmanın arasındaki farkı ayırt edememişti. Aslında olumlu bir şekilde şakalaşmak, aile fertleri arasındaki bağları güçlendiren bir araç olabilir. Fakat aşağılayan mizah ailede ciddi yaralar açar. Çocuklar istihzayı anlamazlar, şaka yollu takılmayı gerçek zannederler. Bir baba “ Seni Çin’ de bir anaokuluna göndermek zorunda kalacağız “ dediğinde çocuk bunun şaka olduğunu anlayabilecek bakış açısına sahip değildir. Gerçekten bir gün uzak ve korkunç bir ülkede terk edileceğine dair kabuslar görmeye başlayabilir.

 Ruh sağlığı yerinde olan anne-babalar, büyüyen çocuklarının becerilerini sevinç ve heyecanla karşılarlar. Rekabet eden anne-babalarsa kendilerini yoksun hissederler, endişe duyarlar,hatta bazen bu durumdan korkarlar. Duygularının sebeplerini bilmedikleri halde hissettiklerinden çocuklarını sorumlu tutarlar.

 Mükemmelliyetçi anne-babaların çocukları genelde iki yoldan birini seçerler: Ya anne-babalarının sevgi ve onayını kazanmak için çabalayıp dururlar ya da başarılı olmaktan korkan isyankar bireyler olurlar. Bazıları sanki hala birileri bir yerlerde ona not veriyormuş gibi çabalarar.

 Bir anne ya da babanın ayakları altında çiğnediği güven duygusunu kaybettikten sonra tekrar kazanmak gerçekten çok zordur. İnsanların bize nasıl davranacakları hakkında geliştirdiğimiz beklentilerimizi, anne-babalarımızla olan ilişkilerimizden yola çıkarak oluştururuz.Eğer bu ilişkiler duygusal yönden bizi beslediyse, duygu, düşünce ve haklarımıza saygı duyulan bir ortam yarattıysa, büyüdüğümüzde de insanlardan benzer saygı ve yakınlığı bekleriz. Bu pozitif duygular içerisinde büyümemiz de, diğer yetişkinlerleolan ilişkilerimizde gerekli  açıklığı ve duygusallığı göstermemizi sağlar.

 Sonunda Holly öfkesini küçük oğluna kusmuştu. Aşırı öfke, daha uç noktalarda, cinayet, tecavüz ve eşini dövme gibi ağır suçlara yol açabilir. Hapishanelerdeki mahkumların birçoğu, küçükken dayak yemiş çocukların, yetişkin birer birey olduklarında öfkelerini doğru kanallar yoluyla serbest bırakmayı öğrenememiş halleridir.

 Olgun ve sevecen anne-babalar, bu inanç sistemini, aile doğrularını oluştururken, ailedeki tüm bireylerin duygu ve düşüncelerini değerlendirir, onlara değer verirler. Çocuklarının gelişimlerini sağlam bir temele oturtmayı başarır, bağımsızlıklarını kazanmalarına yardımcı olurlar. Bu yapıcı doğruların bazıları : “ Çocuklar anne-babalarının fikirlerine katılmak zorunda değiller. “ “Çocuğu bilerek kırmak, incitmek, yaralamak yanlıştır. “ ya da “ Çocukların yanlış yapabilme özgürlüğü olmalıdır.”

Tam tersine , toksik bir anne-babanın çocukları hakkındaki görüş ve doğruları genelde bencilcedir. “ Çocuklar ne olursa olsun anne-babalarına saygı duymak zorundadırlar “ “Ya bu deveyi gdüersin ya bu diyardan gidersin “ “ Büyüklerin önünde çocukların sesi çıkmamalıdır “ “ Büyüklere karşı gelinmez “ gibi doğrulara inanırlar. Bu doğrular toksik davranışların da temelini oluştururlar.

 Hayatınızda herhangi bir gelişim ve değişiklik amaçlıyorsanız, herşeyden önce yanlış inançlarınızın, olumsuz duygularınızın ve davranış biçimlerinizin arasındaki bağlantıyı fark etmeniz gerekiyor.

 Hayatınızda birçok önemli kararı alırken anne-babanızın nasıl hissedeceğini göz önünde bulunduruyorsanız, o zaman en doğal hakkınız olan seçme hakkınızdan da vazegçmiş oluyorsunuz. Anne-babanızın hisleri sizinkilerden  daha önemliyse, o zaman hayatınızın kaptanı da onlar demektir.

 Tepkili davrandığınız zaman, başkalarının onayına ihtiyaç duyuyorsunuz demektir. Saedece herkesle anlaştığınız, onay gördüğünüz ve eleştirilmediğiniz zaman kendinizi iyi hissedersiniz. Çeştli olaylara verdiğiniz duygusal tepkiler, o duyguları tetikleyen olaylara karşı aşırı ve orantısızdır. Ufak bir teklif ya da tavsiyeyi, kişisel bir saldırı; küçük çapta yapıcı bir eleştriyi, kişisel bir başarısızlık olarak görürsünüz. Hayatınızda, etrafınızdakilerin onayı olmadan, herhangi bir şekilde duygusal istikrar göstermeniz mümkün değildir.

Ani tepkiler veren kişiler, “ Annem hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini söylediği zaman çıldırıyorum” “ Damarıma basmayı çok iyi biliyorlar, kendimi kaybediyorum “ “ya da “ Babamın sesini duyar duymaz gözüm dönüyor “ gibi cümleler kurarlar. Duygusal tepkilerinizin otomatikleşmesine izin verdiğiniz zaman, kontrolü de bırakmış, duygularınızın kumandasını bir başkasına hediye etmiş oluyorsunuz. Bu da çevrenizdekilere inanılmaz bir yetki vermiş oluyor.

Tepkili davranışın tersi düşünerek cevap vermektir. Düşünerek cevap verdiğinizde duygularınızın farkında olabilirsiniz fakat onların sizi dürtmesine, ani tepkiler vermenize yol açmasına izin vermemiş olursunuz.

 Savunmaya geçmeden cevap vermek aslında hiçbirimize öğretilmiyor. Bu yüzden çoğumuz öğrenilmesi ve pratiğinin yapılması gereken bu tekniği kullanmakta zorlanıyoruz.

Savunmaya geçmeden, sakin cevaplar verdiğinizde bir beklenti içine girmemiş oluyorsunuz. Bir beklentiniz yoksa reddedilmeniz de mümkün değildir.

 Sakin Cevaplar

 * Gerçekten mi ? Öyle mi?

* Anlıyorum

*Oldukça ilginç

*Kendi fikrine sahip olmakta özgürsün

*Onaylamadığın için üzgünüm

*Bu konuda biraz düşüneyim

*Bu konuda kızgın yada üzgün olmadığın zaman tekrar konuşalım

*Üzüldüğün ya da kızdığın için ben de üzüldüm.

 Öfkenizi açıkça ifade ettiğinizde sizi reddetmelerinden korktuğunuz insanlar, öfkenizi bastırdığınızda ortaya çıkabilecek depresif ve asabi kişiyi de kabul etmeyebilirler. Bastırılmış öfkeyi kontrol etmek mümkün değildir; her an patlayabilecek bir bomba gibidir. Ve patladığında da gerçekten kontrol edilemez durumdadır. Kontrol altında tutulmayan öfkenin yıkıcı gücü tartışılmaz; özellikle bilinçaltında büyümesine izin verilen öfkenin.

 Öfke her zaman bir şeylerin değişmesi gerektiğinin sinyalini verir.

 Birçok erkek üzüntüsünü dile getirmektense öfkelenmeyi tercih eder; öfkesi, daha az utanç verir. Kadınların tersine , erkekler öfke ve sinirlerini gösterdikleri zaman toplum tarafından onay görür; üzüntü ve acılarını belli ettiklerindeyse aynı sosyal desteği bulamazlar. “ Gerçek bir erkek” olmaya çalışmanın bedelini, erkekler fiziksel ve duygusal sağlıklarını kaybederek ödüyorlar.

 Anne-babanıza karşı hissettiğiniz korku, suçluluk duygusu ve öfkenizin üstesinden gelmezseniz, acısını eşinizden ya da çocuklarınızdan çıkarırsınız.

 Çocuklarınızdan özür dilediğiniz zaman, onlara kendi duygu ve algılarına güvenmeyi  öğretiyorsunuz. Bir bakıma, “ Sana yaptığımı düşündüğün haksızlıklar gerçekten haksızlıktı. Böyle hissetmekte haklıydın “  diyorsunuz. Bir de onlara sizin bile hata yapabileceğinizi, ama önemli olanın hatalarınızın sorumluluğunu üstlenmeyi bilmek olduğunu gösteriyorsunuz. Buradaki mesaj, çocuklara hata yapmanın sorun olmadığını anlatmak, sadece hatalarının sorumluluğunu üzerlerine almaları gerektiğini öğretebilmek. Özür dileyerek, aslında şefkat gösteriyorsunuz.

İçinizde, çocuklarınızın kaderini değiştirecek güç var. Suçluluk duygusundan, kendinize duyduğunuz nefretten, kızgınlığınızdan kurtulduğunuz zaman çocuklarınıza da bu toksik duyguları bırakmamış oluyorsunuz. Aile dengelerinizi bozup da döngüyü kırdığınız zaman çocuklarınıza paha biçilemez bir hediye vermiş oluyorsunuz. Geleceği şekillendiriyorsunuz.

şundan bundan

Kadıköy’de gezinti

CIMG9273

Dün izinliydim…dedim oğlumu eve hapsetmiyim.. Deniz kenarı bir yere götürmeyi çok istiyordum iyi ki de götürmüşüm..Öncesinde canım dostuma kahvaltıya gittik. ( http://modadabirkadin.wordpress.com/ ) Keyifli sohbet ve mamalardan sonra ( Kubi öyle güzel süt içip kendi kendine yedi ki 🙂 ) bıdığımı sırtlandım ver elini Kadıköy otobüsü. Daha arkadaşımdan çıkar çıkmaz bıdık uyudu zaten kollarımda. Kadıköy’ de ise denizi izledik, kuşların peşinde dolaştık, gözleme yedik (balon cafe mi neydi ismi çok kazıktı 😦 bir gözleme bir portakal suyu bir de su 17,5 verdik bana çok geldi şahsen ) …… herşey güzeldi.. sonra yine otobüse bindik doooru yuvamıza.. otobüste çok mayışıktı hiç sesi çıkmadı.. Evde biraz kitap okuma, oynama vs derken 2 saat sonra zar zor uyudu ama 3 saat uyudu şok oldum.. Deniz, yürümek iyi geldi sanırım 🙂 Hiç gündüz uykusunu bu kadar uzun uyumamıştı. Gündüz uykusu akşam uykusuna dönüşecek sandım 🙂 Dedim heralde akşam uykusu şaşacak ama şükür yine banyodan sonra normal saatini azcık aşıp uyudu…Oğlumu gezdirmek istediğim çoook yer var umarım kısmet olur.
CIMG9290CIMG9282CIMG9297CIMG9294

 

 

aldımverdim, şundan bundan

minik balet :)

Minik parmaklarının ucunda birşeylere uzanıp yetişmesi beni çıldırtıyor…çok tatlı 🙂 ve de azimli 🙂

CIMG9239

Geçenlerde bir sabah çatılarda karla karşılaştık…..Mart bu …

CIMG9243

CIMG9253 

Kubilay’ ın dişlerini fırçalamayı seven bir insan olması hayalimiz var. Bu yüzden de bizi çok diş fırçalarken görür, şimdiden 3 diş fırçası vardır ( o fırçalar tabiki her deliğe girer çıkar diş fırçalamıyor ama sürekli göz aşinalığı olsun diye etrafta bulunduruyoruz ) babasıyla her sabah diş fırçalarken beraberdirler fırçayı tutup o fırçalar babasının dişleri… Diş fırçası tutamacı aldım 🙂 gittigidiyordan.. şeker bişi 🙂 ileride umarım hoşuna gider Kubinin.. kendime de alıcam 🙂

CIMG9259

aldımverdim

Düzen severlere

Düzenli olmayı severim. Bu yolda haftasonu yapılanlar ;

CIMG9246 CIMG9247

CIMG9248 CIMG9249

Wonder Hanger adlı askıdan aldım. Giysi dolabında düzen için çok faydalı bir askı. Derliyor toparlıyor çok da basit birşey.

Pantolon askısı da yer kaplamaması için güzel bir alet..ama malzemesi çok basitmiş. ( Fotoğrafı çok kötü çekmişim 😦 pek belli olmuyor.. )

Araba koltuğu arkası düzenleyici de özellikle tatile giderken ihtiyaç olur rahatlık olur diye aldığım birşey. Kubilay’ la ilgilenirken elimdekileri düşürip duruyorum arabadayken bu düzenleyici benim için iyi olucak.

Bu 3 şeyi de gittigidiyor dan aldım.

şundan bundan

Karıştırıcı :)

CIMG9224

Bu fotoğrafı dün sabah işe gitmek üzere evden çıkarken çektim.. Oğlum işe gidiyorum diye kendimi parçalıyorum o öpücük attı el salladı ve görevine devam etti. Ben işe gidiyorum Kubilay da iş başında 🙂 Çok çalışkandır benim oğlum erkenden görevinin başına geçer…. Onun işi karıştırmak, atmak, mıncıklamak, dökmek, dağıtmak, boşaltmak, doldurmak, lekelemek 🙂 

Çok işi var çok …. ortalığı dağıtmak kolay mı…zor şekerim çok zor…

Bebek olmak çok zooorrr 🙂

aldımverdim, şundan bundan

Yapılacakları yapmak

CIMG9204

Yazmayı severim.. Kağıdı kalemi, defterleri, not kağıtlarını, takvim işaretlemeyi, kitap çizmeyi,…..
Liste yapmayı severim. Yapılacaklar listesi, hayalleri yazmak, coşku listem, korkularımı yazmak, Kubiyle büyüyünce yapılacakları listelemek…vs vs…

Yapılacaklar listemde bir maddenin daha üstü çizildi 🙂

Albüm 🙂 Migros’ dan aldım bu albümü 6 liraya.. indirimden..sanırım tek kalmıştı benim şansıma 🙂 heyoo

CIMG9206