aldımverdim

mor sevmeyen bakmasın :)

Bu cici çantayı nerden aldığımı hatırlamıyorum. Bir türlü takınmak nasip olmamışdı. Nihayet oluverdi. Taaa minnacık bir kızken parmağıma kocaman olsa da sokakta bir satıcıdan aldığım kalpli yüzüğüm de uydu 🙂 Bilezik de kalpli. Uyum takıntım bazen abarıyor 🙂

aldımverdim

müzik kutum…

Resimde görülen şirin şey bir müzik kutusu… Arkada minik bir kol var. Çeviriyorsun, çeviriyorsun ve dıngır dıngır kendi gibi şirin bir müzik çalıyor. Gratis’ de görür görmez bayıldım. Keşke diğerlerinden de alsaydım pişman oldum. Sonra gittim yine almaya kalmamış tabi ki. Fiyatı da 7,90’dı. Bebişime saklıyorum 🙂 eminim çok hoşlanacak.

gezdimler

Hayvancıklar…

Geçenlerde Darıca Hayvanat Bahçesi’ ne gittim. Yakın arkadaşım Deniz ve eşimle. Eşim uzun zamandır burayı tutturmuştu. Ama bir türlü kısmet olmamıştı. Güzel bir gündü. Bir sürü hayvancık vardı. Bazılarını fotoğrafladım. En sevdiğim hayvan olan penguenler güneş var diye saklandılar çekemedim bir türlü 😦 oysa onları fotoğraflamak hatta mümkün olsa mıncıklama hayallerim vardı. Bir dahaki sefere inşallah 🙂 

Hayvanat bahçesi güzeldi ama maalesef fazla kokuyordu 😦 ve bana hayvanların kaldığı yerler bakımsız, pis geldi , üzüldüm. Tabi maddi sıkıntılar bunda etkilidir ama insan üzülüyor onları o halde görünce. Bir yandan ne güzel diyorum gezerken bir yandan da yazıkkk diyesim geliyor,, hapisteler gibi.. bazıları pek mutsuz, depresif gibiydi.. Özellikle ayılar…Hayvanat bahçesinin sitesi http://www.farukyalcinzoo.com/ .Detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz burdan.

içimde çalanlar / müzikkkk

İçimde çalıyor…

Bazen uyanır uyanmaz sabah sabah… bazen gün içinde durmadan… bazense hiç beklenmedik anlarda içimde sanki bir radyo varmış gibi bir şarkı çalar durur. Kimi zaman sevdiğim bir türkçe şarkı, kimi zaman sözlerini bile bilmediğim yabancı bir şarkı, kimi zaman sadece bir müzik, kimi zaman reklam şarkısı, kimi zaman hiç sevmediğim anlamsız bir şarkı. Bazılarını zaten seversem çok dinlersem içimde çalması normal diye düşünürüm ama sevmediklerim niye çalıyor yada hiç aklıma gelmeyen eski şarkılar bilemiyorum…. ama hoşlanıyorum bundan 🙂

Yazabildiğimce bu kategoriye içimde çalanları, dilimden düşmeyenleri yazacağım 🙂

Başladım….

” Ben üzülmem sen ağlaaaa
Dert dinlemem anlat orda burda
Çoktan ayrılmışız aslında
Ben söylemem sen anlaaa “
 
* Özlem Tekin
şundan bundan

Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı

Bu fotoğrafı dün arkadaşım çekti işyerimde. 14,5 haftalık halim 🙂 göbeğim sivri gibi çıkmış sebebi pantalonumun  düğmesinin açık olması yoksa göbeğim sivri değil 🙂 İnşallah herşey güzel gider…Bu arada nerde bebek isteyen varsa Allah yardımcısı olsun ve hayırlısıyla bebek versin diyorum… 

Daha önce çoğu yerde methini duyduğum ” Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı ” adlı kitabı okudum. Çok beğendim. Aldığım notları eklemek istiyorum buraya.

Dr. Thomas Verny – John Kelly’ nin kitabı…
* 4 ya da 5 aylık bir cenin ses yada melodiye kesinlikle cevap verir. Üstelik bunu çok ayrıştırılabilir bir şekilde yapar. Radyoda Vivaldi çalmaya başladığında en huzursuz bebeğin bile rahatladığı görülür. Beethoven çaldığında ise en skain bebeğin bile tekmeleyip hareketlendiği görülür.
* Rahimde en hareketli olan bebekler doğduklarında en huzursuz olanlardı.
* Bir çocuk rahimde babasının sesini duyar. Bu sesin duygusal bir fark yarattığına dair esaslı kanıtlar var. Erkeğin rahimdeki çocuğu ile kısa ve rahatlatıcı kelimelerle konuştuğu vakalarda, yeni doğan bebek odanın içinde babasının sesini ilk bir yada iki saat içerisinde ayırt edebildi. Ayırt edebilmekten de öte, sese duygusal olarak cevap verdi. Mesela  ağlıyorsa, sustu. Bu tanıdık rahatlatıcı  ses ona güvende olduğunu söyledi.
* Rahimdeyken, bir bebeğin en hareketli saatleri gecedir. Yatakta yatarken annesi sakin ve rahat olmaktan çok uzaktadır. Mide yanması, bacak krampları ve rahatsız midesi yüzünden, anne sürekli bir o yana bir bu yana hareket eder ve en az iki-üç kez tuvalete gider. Dolayısıyla , bazı bebeklerin dünyaya ters bir uyku düzeni ile gelmesini çok şaşırtıcı bulmuyorum.
* Dördüncü ayında, doğmamış çocuk surat asabilir, gözlerini kısabilir ve yüzünü burşuturabilir. Çocuk en temel reflekslerini bu zamanlarda öğrenir.
* Rahimdeki 16.haftadan itibaren cenin ışığa karşı çok duyarlıdır. Annesinin güneşlendiğini kendisine ulaşan ışınlardan anlayabilir.
* Yüzlerce çalışma tarafından belgelendiği gibi, bir çocuk rahatsız, korkmuş, huzursuz ya da şaşkın olduğunda tekmeler.Tekmelemek doğmamış bir bebeğin en kolay ölçülen iletişim biçimidir ve bunu tetikleyen, iyi niyetli fakat gürültücü bir babadan korkuya kadar pek çok etken vardır.
* Ceninin tepkisini çeken bir başka ses de sert, zonklayan rock müziği sesidir.Ceninin kulaklarını en çok tırmalayan ses ise kavga eden ebeveynin sesleridir. Sıklıkla bu da doğmamış çocuğun tekmeleriyle karşılanır.
Tekmelemek ceninin sıkıntısı olduğunun işareti olabilir.
Kızgınlık, kaygı ve korku gibi annelik duyguları da öfkeli tekmeleri başlatabilir.
* Endişe ağırlıklı rüyalar gören hamile kadınlarda genellikle doğum sancısı çekme süresinin daha az olduğu ve doğum sürecinin de  problemsiz olduğu görülmektedir. Yeni araştırmalar hamile kadınların rüyalarının, endişeleri ile yüzleştikleri faydalı olaylar olduklarını ortaya koyuyor.
* Doğum yapılacak odanın önceden ziyaret edilmesi, oradaki hemşire ve doktorlarla tanışılması da doğumun olacağı günkü korkuyu azaltır.
* Apgar derecesi doğumdan sonra bir ila beş dakika içerisinde yapılan bir seri testtir. Yeni doğmuş bebeğin nabzı, nefes alışı, kas tonu, duyarlılığı, refleksleri ve rengi ( maviden pembeye ) ölçülür. Yedi ve üstü derecesi iyi, dört ile altı şöyle böyle ve üçün altı canlandırma gerektirecek kadar kötü olarak nitelendirilir.
* Bebeğin doğmasından sonraki ilk saatlerde ona gösterilen ilginin ne kadar olduğu ( bağ kurma ) bile onun ileride nasıl biri olacağını etkiler. Bunu izleyen aylarda ise ana babanın bebeğe gösterdiği ilg – ya da ilgi eksikliği – çocuk üzerinde önemli izler bırakır. Genetik kalıtımdan sonra, zekanın gelişimini etkileyen en önemli faktör çocuğun ana babasından gördüğü bakımın kalitesidir. Bir çocuğun zekasının gelişmesindeki en önemli şeyler onun ne tür oyunlar oynadığı, ona nasıl hitap edildiği ve ona nasıl davranıldığıdır.
* Bir insan yavrusu en az 3 buçuk aylık olana kadar gıdıklanmanın ne olduğunu bilmez. Bu durum sosyal bilinç ve büyümenin göstergesidir.
* Yeme zamanlamasını öğrenmesi için çocuğun sadece birkaç haftaya ihtiyacı vardır ve yeni bir rapora göre bu zamanlamanın beklenmedik şekilde değiştirilmesinden  de hiç hoşlanmaz.
Bebeğin kendine özgü huylarını ne kadar hızlı öğrenir ve ona saygı göstermeye başlarsak, bebeğin kendine güveninin oluşmasında o kadar yardımcı olmuş oluruz.
* Oyun doğal saldırganlığın dışavurumu için iyi bir çıkış yoludur. Aynı zamanda çocuğun ufkunu genişletmek için de mükemmel bir yoldur.
İşte nasıl yapılacağına dair birkaç örnek;
*Hissetme. Bebeği farklı dokuların üstüne koyun – halı ya da battaniye olabilir – böylece farklı dokuların nasıl olduğunu hisseder ve keşfeder.
*Görme. Yatağının tepesine asmak için renkli ve değişik şekillerden oluşan hareketli bir oyuncak yapın. Farklı renklere ve şekillere bakmaktan hoşlanacaktır ve kısa zamanda onlara dokunmaya çalışacaktır.
*Koku alma. Öğlen yemeğini hazırlarken onu da yüksek bir mama sandalyesine oturtun. Siz varlığınızla ona arkadaşlık edeceksiniz ve o da mutfakta yeni kokuları tanıma şansına erecek.
*Duyma. Uyanık olduğunda müzik açın. Yeni sesler onu uyaracaktır. ( Müzik mümkün olduğunca sakin olmalı. Rock müziği olmamalı. Ayrıca radyonun sizin varlığınız yerine geçmesine izin vermeyin )
* Kız bebekler erkek bebeklerden farklı sebeplerle ve daha fazla ağlarlar.
* Kız ve erkek çocuklara eşit şekilde davranmanın en önemli olduğu yaşlar 7. ve 13. aylardır.