
Evlilik kararı mühim karar… Kalan hayatını değiştirecek bir karar… Ben 08 Nisan 2006′ dan beri evliyim… ve mutluyum çok şükür…6 yıl önce eski blogumda yazmışım bu yazıyı… Bir blogcu arkadaş evlilik hakkında yazar mısın demiş. Ben de erinmemişim yazmışım…Bu blogumda da olsun istedim..Bu arada fotoğrafladığım patates uzun zaman önce kalpli şeylere düşkünlüğümü bilen eşimin bana bir alışveriş dönüşü hediyesidir. Manavda görmüş almış 🙂 ben de hemen fotoğraflamıştım ….
” Bana göre evlilik ev arkadaşlığıdır. Beraber yersin, içersin, evini temiz tutmaya çalışırsın, ev arkadaşına hesap verirsin, maddi olarak evi geçindirirsiniz…vs . Tek farkı ve en güzel tarafı aranızda aşna fişna vardır:) Eğer hayatı beraber sırtlanıcaz, gülücez, eğlenicez, gezicez, birbirimizi üzmiycez, sevicez ve karşımıza çıkan sorunlarda birbirimizi koruyarak sayarak çözüm bulmaya çalışıcaz anlayışıyla evliliğe başlanırsa tadından yenmez evlilik:)
Evlenince herşey ikiliyor. Akrabalar, kurallar, istekler, farklılıklar, talepler, hayaller…. İki farklı cins, iki farklı dünya, iki farklı aileden yetişme iki insan. Bu iki insan aynı evde ölene dek (ben evliliği öyle hayal ettim kendimi bildim bileli…) yaşamaya başlıyorlar. Hayatı beraber paylaşmaya karar veriyorlar. Her evlilik bana göre kendine özgü. Nasıl her insan kendine özgü ise. Bu yüzden evlilik veya ilişki süresince diğer evli veya bekarlardan taktik almalar, dertleşmeler veya anlayış beklemeler pek faydalı olmuyor çoğu zaman. Hatta bazen zararı bile dokunabiliyor.
Hayatın insanın karşısına ne getireceği bildiğimiz üzere bir muamma. Yani bugün zenginsindir yarın iflas edersin. Bugün yakışıklı diye evlenirsin adamla yarın kaza geçirir yüzü dağılır. Bugün fıstık gibi sağlıklısındır yarın hastalık sarar bedenini. Geleceği bilemeyiz ve bilemeyeceğiz. Fakat sağlam olması gereken önemli konular var evlilikte. Uyum, kişilik yapısı ve değerler. Mesela eğer ahlaki değerler birbirine uyumlu değilse bence asla evlilik mutluluk getirmez. Tabi ki kardeşlerin bile tıpatıp aynı olmadığı, tartıştığı, küstüğü normal ise iki farklı ailede yetişmiş, farklı ruhtaki insanın da tamamen aynı hissetmesi, aynı şeyleri istemesi ve aynı tepkiler vermesi mümkün değil. Ama önemli olan tarzdır. Yani “saygı”. Farklılıkları da kendi lehine çevirmeyi bilmek lazım.
Benim evlilikteki üçüm. Şefkat, aşk ve saygı. Bu üçü olmadan evliliği düşünemiyorum. Çok tatsız olurdu. Üçü de birçok şeyi içinde barındırıyor zaten. Saygılı olan aldatmaz, yalan söylemez, ezmez. Şefkatli olan anlar, destekler, korur. Aşık olan ise verir ve alır.
Bence bekarlar evlenmeyi düşündükleri insanı kurcalamalılar. Sırf gezerken eğlenmek, aynı filmleri sevmek, gülüşmek, tensel şeylerden zevk almak evlilik için yeterli olmuyor. Örneğin sorumluluk duygusu evlilikte çok önemli. Kendine hayrı olmayan bir insanın evlilik kurumuna, eşine ve bir gün çocuğu olduğunda çocuğuna faydası olmayacaktır diye düşünüyorum ben. Kişilerin kadın olsun erkek olsun aileye bağımlılıkları da önemli. Kendi ayakları üstünde durmayı beceremeyen, kolayca çevresinden etkilenen (ailesi, arkadaşları..vs) kişilerin evliliklerinde olması gereken bütünlük olamıyor. Çok güzel bir söz vardır “yuva üstüne yuva kurulmaz”. Artık sen bir aile kuruyorsundur, artık sorumluluklar, hayat değişir. Bunun bilinci iki kişi de ortak hisler taşımalıdır ki evlilik de sağlam başlasın. Bu gibi konular iyice tartılmalıdır bence.
Felsefi sohbetler yapmalı birbirini tanımak, anlamak için. Çocukluklarından konuşmalı, güncel olaylardan bahsedilmeli, hayaller paylaşılmalı, bazı senaryolar kurup o konuda fikirler, değerler ölçülmeli. Kızgınlık halinde tepkiler, sinirlenme tarzı önemli mesela. Şiddete eğilim önemli. Saygısız kelimeler kullanıp kullanılmadığı önemli. Tartışmak faydalıdır, ilişkiyi iyiye taşır. Ancak saygılı ve yapıcı olursa tabi. Bu yüzden sadece karşımızdakini memnun etmek için değil, ya ayrılırsak ya beni sevmezse diye kendimizi inkar etmeden kendi duygu ve düşüncelerimizi eşimizle, sevgilimizle paylaşmalıyız. Özellikle sevgiliyken bunlar yapılmalı ki evlilikte hayal kırıklığı yaşanmasın.
Evlilik bence çok değerli mücevheriniz gibi olmalı. Nasıl en güzel mücevher kutusuna koyarsınız. Parlatırsınız. Eğer klipsi yada herhangi bir yerine bir şey olursa hemen tamir ettirirsiniz. Öyle herkese dokundurtmazsınız, özenle korursunuz, pahalıdır. Bence evlilik, eş en değerliniz olmalıdır. Bunlar benim fikirlerim. Dedim ya herkes ayrı bir dünyadır ve her evlilik kişilere özeldir.
Ben her gün eşimi mutlu etmek için birşeyler üretmeyi severim mesela. Eşim benim kadar yaratıcı olmasa da, bazen ona kırılsam da mantıklı düşünmeye çalışırım ve onun yapısı, yetiştirilişi ve doğası gereği benimle aynı olamayacağını ve onu olduğu gibi sevmem gerektiğini düşünüp kendimi rahatlatmaya çalışırım. Önemli olan varlığıdır çünkü. Ayrıca belki çok negatif gelecek sizlere ama beni pozitif etkileyen şey de ÖLÜM ü aklıma getirmektir. Bu yüzden varlığına, sağlığına şükredip kendimi yumuşatırım beklentili zamanlarımda. Bazen de tatlı tatlı küser, tatlı tatlı barışırım:) bu da evliliğin cilve kısmı olur:)
Bence kaç yıl geçerse geçsin insan eşine sıkça dokunmalı, sevgi gösterisinde bulunmalı. Eşini şımartmaya, özel olduğunu hissettirmeye çaba göstermeli.
Çatışma zamanları ise tabi ki evliliğin en zor kısmıdır. Sen kara istiyorsundur, o beyaz. Ortayı bulmak gerekir ki bu da zor olur hep. İşte o zamanlarda şahsen ben bayağı dağılırım, karamsarlaşırım, korkarım. Hiç sevmem küsmeyi, tartışmayı, kırmayı. Ama hayatın gerçeği budur ki o kırılır sen kırılırsın. Bazen onun istediği olmaz, bazen senin. Bazen o bir adım gelir, bazen sen. Bu da beraberliğin gerçeğidir. Dengeli fedakarlıklar yaşandığında sevgi de güçlenir gün geçtikçe.
Evlenmek için evlenmemeli, yaş geçtiği için evlenmemeli, maddi güvence için evlenmemeli, cinsellik için evlenmemeli.
Ömür boyu dostluk, aşk ve güven için yuva kurmalı. “
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...