kitaplık

Doğmamış Çocuğa Mektup..

doğmamış

Kitap okumadan yaşayamayan… hali vakti olsa bir sürü kitap okuma derdinde olan bendeniz bir kitap daha bitirdi…..  ” Doğmamış Çocuğa Mektup ” . ORIANA FALLACI yazmış..

Sevgilisinden ayrılmış bir kadın…hamile olduğunu anlıyor…doğurmalı mı…aldırmalı mı…………. İç savaş,hesaplaşma ve gelişmeler…

Hüzünlü bir kitap. Bir monolog. Felsefikce bir monolog.

Kitaptan seçmelerim ;

Bir çok kadın sorar kendi kendine, dünyaya neden çocuk getirmeli diye. Aç kalsın , üşüsün, ihanete uğrasın, aşağılansın, savaşta ya da hastalıktan ölsün diye mi? Açlığın doyurulabileceği,üşüyenin ısınabileceği,sadakat ve saygının ömrü boyunca ona eşlik edebileceği, savaşı ve hastalığı ortadan kaldırma çabasına onun da uzun yıllar katkıda bulunabileceği umudunu baştan geri çevrimiştir bu kadınlar. Belki de onlar haklılar. Ama hiç yokluk acı çekmekten daha mı iyi?

* *

Yalnızca çok ağlamış olanlar yaşamı tüm güzelliği içinde algılayabilir, keyifle gülebilirler. Ağlamak kolay, gülmek güç.

* *

Aile kavramına inanmıyorum ben. Aile, kişileri dah aiyi denetlemek, onların kurallara, efsanelere bağlılıklarını daha iyi sömürmek için, bu dünyayı kim örgütlemişse onun tarafından uydurulmuş bir yalan. Yalnız olduğumuzda daha kolay başkaldırırız, başkalarıyla birlikteysek daha kolay uzlaşırız düzenle.

* *

Bir kadın ancak kendine saygı duyduğu sürece başkalarından saygı bekleyebilir, ancak kendine inandığı zaman başkaları da inanabilir ona.

 

şundan bundan

oğlumuz doğdu :) hoşgeldin kubilayımız

Canımla can verdiğimiz canımız doğdu…… Kubilay… 28 Kasım sabah 9.55 de geldi genel sezeryanla.. fazla birşey yazmayacağım.. hem vaktim yok şu an hem de detay yazmak istemiyorum pek.. Sağlıklı olsun oğlumuz hep…2856 gr doğdu… 47 cm.. sezeryan zormuş..ağrı acı sızı… ama şükür hepsi geçecek zamanla…. eşimle çok şaşkın, mutlu, heyecanlı günler yaşıyoruz.. yarın da inşallah sünnet ettireceğiz…günlerim uykusuz, yorgun ama mutlu şaşkoloz geçiyor 🙂 bazen ağlıyorum durup durup bazen neşeli oluyorum 🙂

Doktorumuz ,.. güleryüzlü, pozitif insan.. Gazi Yıldırım’ a çok minnettarız.. Bize hep güç verdi, sadece doktorluk değil, manevi destekle de bizi destekledi. O bizi mutlu etti, Allah da onu mutlu etsin…

şundan bundan

son hallerimden…

Tarih 18 Kasım Cuma … Doğum iznine ayrılan salopetli küçük bir fil 🙂 🙂 İşyerimdeki arkadaşlar bana pasta almış, mum da üfledim 🙂 Kendimi tuhaf hissediyorum. Büyük ihtimal en az 3 en fazla 5-6 ay işe gitmeyeceğim. Tuhaf bir duygu.

Yukarıdaki foto da dünden. Eşimin minik yeğeniyle meyve salatası yaptık, yemeye hazırlanıyorduk. Fotoğraflanalım dedik 🙂

22 sinde kontrolüm var. eğer aksilik olmazsa 28 Kasım’ da oğlumuza kavuşucaz. Şartlar değişmezse epidural sezeryan olacağım. Heyecanlıyım… Bugün 37+3 oldum. Doğum için çantam arabanın bagajında. Heyecanla oğlumuzu bekliyoruz. Hem negatif sözler, yorumlar duyuyorum çevremden hem pozitif… Yaşayıp göreceğiz çocuklu, bebekli yaşamı… Korkmuyorum desem yalan ama çok mutluyum, umutluyum 🙂 Aşkımdan bebiş yapmışım daha ne olsun 🙂

Allahımdan bu araki dileklerim;

* Bebiş neşeyle gelsin, sağlıkla gelsin

* Sütüm bol olsun, bıdığım bol bol emsin

* Kardeşim doğumda fotoğraf , video bolca çekebilsin.

* Hastahaneye bir sürü ziyaretçim gelsin

* Ayak ve el şişlerim insin, 36 ayaklarıma döneyim

* Bebişim az ağlasın

* Kutlu olsun mutlu olsuna gelenler sinirimi bozmasın, pozitif olsunlar

* Kocişim bana yardımcı, destek , aşık olmaya devam etsin 🙂

* Bebişimin gazı olmasın,,,aslında keşke benim de olmasa 🙂

* Bol bol hediyeler gelse 🙂

* Anneciğim yanımda olsun, sağlıklı olsun

şundan bundan

Central’ de eğitim…

Geçenlerde Central Hastahanesinin Gebelikle ilgili eğitimine katıldım. Ücretsizdi. İlk defa böyle birşeye katıldım, çok hoşuma gitti. İyi ki gitmişim. İlgililer oldukça ilgili ve sıcaktılar. İkramlar da süperdi 🙂 bir elleriyle yedirmedikleri kaldı 🙂 harika mamalar, içecekler, kuruyemiş, meyve salatası….yukarıdaki şirin çikolata… benim gibi oburix bir hamiş için süperdi 🙂 Bir de şansımıza o gün eğitimlerinin 1.yıldönümüymüş. Pasta da kesilmesin mi 🙂 çok keyifliydi.

Fizyoterapist, Çocuk doktoru, Bebek hemşiresi, Beslenme Uzmanı … Ne yazık ki en çok merak ettiğim doktoru dinleyemedik. Kadın doğum doktoru. Çünkü normal doğum çıkmış mecburen katılamadı eğitime. Eğitimlerde bebek yıkamadan, emzirme yöntemlerine, gebelik ve lohusalıkta beslenmeden egzersizlere kadar çok faydalı önemli bilgiler öğrendik. Hamile diğer hanımlar da çok şekerdi.

Hastahane hakkında da tanıtım yapıldı tabiki doğal olarak. Anne dostu, emzirme dostu bir hastahane..Özellikle bir uygulamaları çok hoşmuş. Doğumdan 10 gün sonra eve hemşire geliyor. Bebeğin banyosu olsun, kontrolü olsun, anneyle babaya yada bakana yardımcı olucak bilgileri paylaşması ilgilenmesi olsun çok güzel bir uygulama..

Fotoğrafları paylaşmak isterim.

şundan bundan

hoşgel partim :)

Dün evimizde şenlik, muhabbet, neşe , harika mamalar ve coşku vardı. Hem doğumdan önce kız arkadaşlarımla olmak, misafir ağırlamak, hem oğluma hatıra bişiler yapmak istedim. Çok güzel resimler var ama ben seçme yaptım 🙂 abartmayayım dedim…

Resimler kendini anlatsın.. uzun uzun yazmayayım.

* Gelen, gelemeyen tüm arkadaşlarıma iyi dilekleri için teşekkür ediyorum. Gelenleri saymak isterim ilerde oğlum okursa diye,,, Deniz, Ulya ve prensesi Talya, Emine ve prensesi Selin, Funda ve prensesi Nil, Çİsem, İrem, Ayşenur, Hatice, Gökçe, Şermin.. ( Uzakdan bir sürü eziyetle gelen Şermin’ e ve bir iş toplantısında sonra trafikte delirse de yine gelen Gökçe ye ekstra teşekkürler 🙂 ümit kesmiştim onlardan 🙂 ) Süslemeler için nazımı çeken canım eşime teşekkürler, öpücükleeeerrrr

* Cici hediyelere teşekkür ediyorum. Maşrapası, kovası, çıngırağı, minik papişleri, eşofman takımı, pijama takımı , melek biblosu… herşey harikaydı.

* Soframı şenlendiren anne kekini yapan Denizimin annesi’ ne, peynirli poğaçası ve yumuşacık kurabiyesi ile Çisem’ e, kurabiyeleriyle Funda’ ya ( sofraya çıkarmayı unuttum affet telaşımı 🙂 ) , nefis Aslı Böreğiyle Gökçe’ ye ( geç geldiği için sadece Ayşenur ve eşim yiyebildi 🙂 )  ve maviş maviş kalpli kurabiye ve mini kekleriyle Ulya’ ya (modada1kadın) çooooook teşekkürler.

* Oğul Kubilay’ a ve Anne Aslı’ ya diye iki kart hazırladım. Gelen misafirlerime yazdırdım. Babası da yazdı. Oğluma ve bana güzel bir anı olacak.

* Arkadaşlarıma minik hediyeler hazırladım. Üzerlerine numaralar verdim. Göbişimin çapı kaç santim diye sordum 🙂 en yakın cevabı veren sırasıyla numara söyledi ve hediyesini aldı ..eğlenceliydi 🙂 bu arada göbişimin çapı 98 santimmiş 🙂

* Kendim kürdanlardan süslü yapışkanlardan ve kendim yapıp kestiğim hoşgel kubilay kartlarından yemeklere süs yaptım. Peçetelerimi kalp şeklinde katladım. Mavi karton tabalar kullandım. Mavi masa örtüsü. Ve dostlara mavi giyinin dedim 🙂 maviş bir gündü..

* Uygulamak istediğim ama yapamadığım birkaç şey vardı. Belki başkasına feyz olur diyerekten yazayım. Toplu ninni korosu yapamadım. Ayrıca tek tek de farklı ninniler söyletip kaydedecektim. Sadece bir arkadaşıma tuvalet eğitimiyle ilgili komik bir şarkı söyletip kaydedebildim 🙂 Bir de komik suratlar yaptırıp fotoğraflayacaktım oğluma komiklik anısı olsun diye onu da yapamadım. Bir de herkes farklı zamanlarda gelip gitttiği için tam bir toplu foto çekemedik.. olsun geldiler ya ayrı ayrı yada hep beraber farketmez…

** resimlere tıklarsanız büyüyorlar….

şundan bundan

hamilelik falan filan…

Yukarıdaki fotoğrafı 28 Eylül’ de işyerimde çektirdim. Canım masamla son haftamdı bu hafta. Maalesef bölümümüzde tadilat ve değişiklik oldu. Çok sevdiğim masamın yeri değişti. Arkamda sürekli faal olan bir yazıcı var artık. Ve etrafım çok açıkta dikkatim dağılıyor çalışıyorken… 😦 Bu yüzden keyifsizim bugünlerde…Zaten uykularım kötüydü iyice kötüleşti. Bunda da bir hayır vardır heralde.

30+lardayım. 64,5 kilo oldum. İştahim süper 🙂 Uykularım kötü. Ruh halim ise dengesiz. Kolayca ağlayabiliyorum, çok hassasım. Oğlum çok hareketli. Çok gülüyorum ona 🙂 Karnımı patlatacak gibi , yerinde durmuyor. Kan sulandırıcı iğne ve coraspine devam. Normal doğum ve sezeryan arasında gidiş gelişler yaşıyorum. Kafam karışık. Gerçi belki de daha erken,, şartlanmamak gerek. Neyse hayırlısıyla sağlıkla güle oynaya doğururum inşallah.

Bacak ağrılarım için Mustela’ nın bu kremini aldım. Buzdolabına koydum soğuk soğuk iyi geliyor,ferahlatıyor.

Oğlumuza şifonyer aldık gittigidiyordan..babyhope diye bir marka.. indirim vardı 161 lira gibi bişi tuttu. Dolap alamayacağımız için şifonyer alabildik. Eşimle beraber yaptık. Daha doğrusu ben sadece kulpları taktım 🙂 Hemen üzerine de telsizi, müzik kutularını ve kumbarasını koydum.. cici oldu..

Odasındaki giydi dolabımızın raflı olan bir tarafına da askı aparatı takarak asılacak giysileri için de yer yaptık.

Park Yatak bakmalıyız yakın zamanda… yatak odamıza koymak için.

şundan bundan

dobişleşiyorum :)

Bıdıkla ilk kez deniz girdik geçen pazar. Tabi ki azıcık durdum.

Göbeğim iyice büyüdü 🙂

Ağustos’ un ilk haftası tatile gitmek istiyoruz. Tabi pek uzağa gidemem. Erdek’ e hiç gitmedik. Gitsek mi diyoruz. Feribotla Bandırma ve sonra Erdek.. Merak ediyorum.. Kararsızız.

25 inde detaylı ultrason var. İnşallah herşey yolundadır.

Sanki bazen karnımda bişiler oluyor 🙂 oğlum mu bağırsaklarım mı bilemiyorum 🙂 sanki oğlum gibi :)sanırım zamanla artacak ve daha iyi hissedeceğim.

 

şundan bundan

oğlum olacakmış… :)

 

Bu sabah öğrendik. Oğlumuz olacakmış 🙂 Ben kız bekliyordum eşim ise oğlan. Gerçi ikisinden de yok nasılsa ikisi de kabulümüzdü. Eşim dalgasını geçti benle çin takviminde kız çıktı ama dedim diye 🙂 tüüü size çinliler beni kocama rezil ettiniz ! 😛

Bundan sonraki kız olur inşallah çünkü hem kızı hem oğlanı tatmayı isterim. Ben daha birinciyi doğurmadan ikincinin planlarını yapıyorum çok alemim 🙂 amaa kızla süslenecektim, ona incik boncuklarımı saklıycaktım. Onunla bir olup babasını deli edecektik he he 🙂 amaa şimdi iki erkek egemenliği olacak evde aborriiiiii yandıımmmm 🙂 ben bu düzenliliğim, kontrolcü yapımla nasıl başedicem uyy yandıımmm amaaan olsun kızım da olur bir gün..abisi onu çok sever, korur….. oğlum da babası gibi tatlı iyi olsun inşallah.

Ümit etmek, hayal kurmak güzel. Allah sağlık versin, evimizde huzur olsun da.

Bir oğlum olucak…ikide bir böyle demek geçiyor içimden….inanamıyorum. Tuhaf bir his…

Sağlığım iyi şükür. Kan sulandırıcı iğneye, coraspine ve vitaminlere devam. Plesantam hala yukarı çıkmamış aşağıda. Bazı yasaklara devam. Kilom 54. 50 kiloydum hamileliğin başında..Doktorum 10 kilodan az alma 12 yi de geçmesen iyi olur dedi. Yani önümde 6-8 kilo var. Zaten şişko olmaktan ödüm patlıyor. Çünkü iştahım çok. 30 temmuzda detaylı ultrasona gideceğim. Hayırlısı…

 

şundan bundan

Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı

Bu fotoğrafı dün arkadaşım çekti işyerimde. 14,5 haftalık halim 🙂 göbeğim sivri gibi çıkmış sebebi pantalonumun  düğmesinin açık olması yoksa göbeğim sivri değil 🙂 İnşallah herşey güzel gider…Bu arada nerde bebek isteyen varsa Allah yardımcısı olsun ve hayırlısıyla bebek versin diyorum… 

Daha önce çoğu yerde methini duyduğum ” Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı ” adlı kitabı okudum. Çok beğendim. Aldığım notları eklemek istiyorum buraya.

Dr. Thomas Verny – John Kelly’ nin kitabı…
* 4 ya da 5 aylık bir cenin ses yada melodiye kesinlikle cevap verir. Üstelik bunu çok ayrıştırılabilir bir şekilde yapar. Radyoda Vivaldi çalmaya başladığında en huzursuz bebeğin bile rahatladığı görülür. Beethoven çaldığında ise en skain bebeğin bile tekmeleyip hareketlendiği görülür.
* Rahimde en hareketli olan bebekler doğduklarında en huzursuz olanlardı.
* Bir çocuk rahimde babasının sesini duyar. Bu sesin duygusal bir fark yarattığına dair esaslı kanıtlar var. Erkeğin rahimdeki çocuğu ile kısa ve rahatlatıcı kelimelerle konuştuğu vakalarda, yeni doğan bebek odanın içinde babasının sesini ilk bir yada iki saat içerisinde ayırt edebildi. Ayırt edebilmekten de öte, sese duygusal olarak cevap verdi. Mesela  ağlıyorsa, sustu. Bu tanıdık rahatlatıcı  ses ona güvende olduğunu söyledi.
* Rahimdeyken, bir bebeğin en hareketli saatleri gecedir. Yatakta yatarken annesi sakin ve rahat olmaktan çok uzaktadır. Mide yanması, bacak krampları ve rahatsız midesi yüzünden, anne sürekli bir o yana bir bu yana hareket eder ve en az iki-üç kez tuvalete gider. Dolayısıyla , bazı bebeklerin dünyaya ters bir uyku düzeni ile gelmesini çok şaşırtıcı bulmuyorum.
* Dördüncü ayında, doğmamış çocuk surat asabilir, gözlerini kısabilir ve yüzünü burşuturabilir. Çocuk en temel reflekslerini bu zamanlarda öğrenir.
* Rahimdeki 16.haftadan itibaren cenin ışığa karşı çok duyarlıdır. Annesinin güneşlendiğini kendisine ulaşan ışınlardan anlayabilir.
* Yüzlerce çalışma tarafından belgelendiği gibi, bir çocuk rahatsız, korkmuş, huzursuz ya da şaşkın olduğunda tekmeler.Tekmelemek doğmamış bir bebeğin en kolay ölçülen iletişim biçimidir ve bunu tetikleyen, iyi niyetli fakat gürültücü bir babadan korkuya kadar pek çok etken vardır.
* Ceninin tepkisini çeken bir başka ses de sert, zonklayan rock müziği sesidir.Ceninin kulaklarını en çok tırmalayan ses ise kavga eden ebeveynin sesleridir. Sıklıkla bu da doğmamış çocuğun tekmeleriyle karşılanır.
Tekmelemek ceninin sıkıntısı olduğunun işareti olabilir.
Kızgınlık, kaygı ve korku gibi annelik duyguları da öfkeli tekmeleri başlatabilir.
* Endişe ağırlıklı rüyalar gören hamile kadınlarda genellikle doğum sancısı çekme süresinin daha az olduğu ve doğum sürecinin de  problemsiz olduğu görülmektedir. Yeni araştırmalar hamile kadınların rüyalarının, endişeleri ile yüzleştikleri faydalı olaylar olduklarını ortaya koyuyor.
* Doğum yapılacak odanın önceden ziyaret edilmesi, oradaki hemşire ve doktorlarla tanışılması da doğumun olacağı günkü korkuyu azaltır.
* Apgar derecesi doğumdan sonra bir ila beş dakika içerisinde yapılan bir seri testtir. Yeni doğmuş bebeğin nabzı, nefes alışı, kas tonu, duyarlılığı, refleksleri ve rengi ( maviden pembeye ) ölçülür. Yedi ve üstü derecesi iyi, dört ile altı şöyle böyle ve üçün altı canlandırma gerektirecek kadar kötü olarak nitelendirilir.
* Bebeğin doğmasından sonraki ilk saatlerde ona gösterilen ilginin ne kadar olduğu ( bağ kurma ) bile onun ileride nasıl biri olacağını etkiler. Bunu izleyen aylarda ise ana babanın bebeğe gösterdiği ilg – ya da ilgi eksikliği – çocuk üzerinde önemli izler bırakır. Genetik kalıtımdan sonra, zekanın gelişimini etkileyen en önemli faktör çocuğun ana babasından gördüğü bakımın kalitesidir. Bir çocuğun zekasının gelişmesindeki en önemli şeyler onun ne tür oyunlar oynadığı, ona nasıl hitap edildiği ve ona nasıl davranıldığıdır.
* Bir insan yavrusu en az 3 buçuk aylık olana kadar gıdıklanmanın ne olduğunu bilmez. Bu durum sosyal bilinç ve büyümenin göstergesidir.
* Yeme zamanlamasını öğrenmesi için çocuğun sadece birkaç haftaya ihtiyacı vardır ve yeni bir rapora göre bu zamanlamanın beklenmedik şekilde değiştirilmesinden  de hiç hoşlanmaz.
Bebeğin kendine özgü huylarını ne kadar hızlı öğrenir ve ona saygı göstermeye başlarsak, bebeğin kendine güveninin oluşmasında o kadar yardımcı olmuş oluruz.
* Oyun doğal saldırganlığın dışavurumu için iyi bir çıkış yoludur. Aynı zamanda çocuğun ufkunu genişletmek için de mükemmel bir yoldur.
İşte nasıl yapılacağına dair birkaç örnek;
*Hissetme. Bebeği farklı dokuların üstüne koyun – halı ya da battaniye olabilir – böylece farklı dokuların nasıl olduğunu hisseder ve keşfeder.
*Görme. Yatağının tepesine asmak için renkli ve değişik şekillerden oluşan hareketli bir oyuncak yapın. Farklı renklere ve şekillere bakmaktan hoşlanacaktır ve kısa zamanda onlara dokunmaya çalışacaktır.
*Koku alma. Öğlen yemeğini hazırlarken onu da yüksek bir mama sandalyesine oturtun. Siz varlığınızla ona arkadaşlık edeceksiniz ve o da mutfakta yeni kokuları tanıma şansına erecek.
*Duyma. Uyanık olduğunda müzik açın. Yeni sesler onu uyaracaktır. ( Müzik mümkün olduğunca sakin olmalı. Rock müziği olmamalı. Ayrıca radyonun sizin varlığınız yerine geçmesine izin vermeyin )
* Kız bebekler erkek bebeklerden farklı sebeplerle ve daha fazla ağlarlar.
* Kız ve erkek çocuklara eşit şekilde davranmanın en önemli olduğu yaşlar 7. ve 13. aylardır.

şundan bundan

Hamileyim desem :)

Uzun zamandır yoktum…. Gerçi pek farkında olan yoktur bunun, çünkü takip edenim fazla değil zaten 🙂 Neyse ;

Fotoğrafda gördüğünüz bir kavanoz semizotu yemeği…. İçinde bolca sevgi, dostluk ve iyi kalplilik var. Kim mi yaptı?  Canım dostum Ulya ( Modada1kadın ) .

Birkaç hafta önce telefonda konuşuyorduk. Canımın semizotu çektiğini ama alacak, yıkayacak, yapacak halim olmadığını söylemiştim. Ertesi gün semizotu benleydi. Hayatımda yediğim en değerli, en leziz semizotu yemeğiydi. Ve dedim ki kendi kendime fotoğrafını çekeceğim ve hamileliğimi bloguma yazmak kısmet olduğunda bu resmi ekleyeceğim. Çok şükür vakit geldi…..

3 aylık hamileyim:) artı 2 gün 🙂

1 kimyasal düşük … 9 haftalık bebeğimizin karnımda ölmesi ve alınması kabusu ( testlerden kız olduğu ortaya çıktı )…. ve şimdi hamileyim. Çok mutluyum, mutluyuz. Dilerim bu sefer herşey güzel olur. Sağlık ve neşeyle doğar. Anne ve babası onu çok seviyor. Hoşgelsin…..