şundan bundan

ucuz mutluluklar

Mutluluk parayla değil. Ucuz mutluluklarım var benim.
* Oje : 3 liraya da oje var 1 liraya da. Hatta 100 liraya da. Pembesi, mavisi, yeşili. Rengarenklenir parmaklarım. Rengarenklenir içim. Mutlu olurum.
* Okumak : 1,75 lira Penguen / Uykusuz. İçinde dünya var, içinde gündem var, içinde aşk var, içinde komedi var, içinde yaratıcılık var. Okurken başka dünyada olurum. Mutlu olurum.
* Çikolata : Ucuzundan pahalısına, eti pufundan brownisine, çeşit çeşit mutluluk vericilerden bir minik lokma yerim. Mutlu olurum.
* Yürümek : Denize, yeşile bir bilet hadi bilemedin 2 otobüs bileti parasına bakar. İki adım atarım, kulağıma müzik takarım. Mutlu olurum.
* Dansetmek : Aç radyoyu, televizyonda müzik kanalını hopla zıpla..bedava neşelenir, Mutlu olurum.
* Kikirik arkadaşla sohbet : Bedava mutluluklardan biri daha.. İster eve çağır, ister sen ona git. İstersen alo de. Tatlı ses duyarım, muhabbet açarım, Mutlu olurum.
* Temizlik yapmak : İster cam silerim, ister giysileri toparlarım, ister dergileri toparlarım. Parasız terapi. Kafam dağılır, evim düzelir, Mutlu olurum.
gezdimler

3 kare

Sapanca gölü üzerinde rüzgara karşı içilmiş bir çay… Ördek sesleri…

Bardak ne güzel değil mi? İş toplantısı molasında bir kaçış,

nefes alış, göle selam duruş.

Güral Otel’ in bahçesindeki hoş heykellerden biri. Cicoşlar 🙂

Otelin etrafında dolaşan şirin sincapları çok sevdim. Birini karelemeyi başardım. Onunla konuştum ama o beni kaale almadı 🙂

kitaplık

iyi ilişkiler kurma üstüne

“Eğer farklı düşüncelerinizi, tartışma yaratmadan savunmak ya da kimsenin kalbini kırmadan eleştiri yapmak istiyorsanız, her türlü zorlu kişi, koşul ya da konuşma ile kolayca, sakince ve hızla baş edebilmenin ve sonunda kazanmanın psikolojik sırlarını öğreneceksiniz.” diyor  ” İstediğiniz Herkesle İyi İlişkiler Kurun ” kitabının tanıtımında.. yazar : David J. Lieberman
Kendinizi affettirme, ikna etme, çatışmaları çözme konusunda örneklerle tavsiyeler veriyor kitap.

Alıntılarım ;

İlişkiler ve psikolojik sağlık konusunda yapılan sayısız çalışma ve araştırma, herhangi bir ilişkiyi güçlendirmek için gereken teşviklerinizin, iyi niyetli ve de tüm tarafların yararına olması gerekmektedir.
Eğer durum böyle değilse, o zaman yüksek bir psikolojik bedel ödersiniz.
*
İnsanların en sık gördükleri iki rüya, dişlerini kaybetmeleri ve herkesin ortasında çırılçıplak kalmalarıdır. Bu iki temanın ortak noktası nedir? Kontrolü kaybetme korkusu; çaresizlik ve açığa çıkma. Bazı yaygın fobileri düşünün: uçma, düşme, yılan,vb. Yine, ortak tema, kontrolsüzlük hissidir.
*
Uçağı yere indirmenin iki yolu vardır. Ya sakince indirirsiniz ya da düşürürsünüz; her iki şekilde de yere iner. Ancak önemli olan, yaklaşımdır. Bir çatışmaya yol açabilecek kişiye, olaya ve diyaloglara olan yaklaşımınızı değiştirerek, pek çok ciddi anlaşmazlığı önleyebilirsiniz.
*
Sizi sözlü olarak aşağılamakta ısrarcı olan bir insanla, duygusal açıdan sağlıklı olmayan bir insanla ilgilenir gibi başa çıkmanız gerekir.
*
Genelde bir kişinin anlaşmazlığa verebileceği dört tepki vardır: 1) geri çekilme 2) kabullenme 3) teslim olma 4) savaşma
Pasif agresif insan, genelde yüzleşmekten kaçınmak için geri çekilendir. Kişiyle ve olayla direkt olarak yüzleşemez, böylece geri çekilmeyi seçer, sadece başka bir zamanda, başka bir şekilde ” acısını çıkarmak üzere “. Belki geç kaldığı, belki önemli bir şeyi yapmayı ” unuttuğu “, belki de genel anlamda rahatsız ettiği için.
İkinci olası tepki, kabullenmedir. Kişi, olayın ve dahilindeki her şeyin tüm gerçekliğini anlar ve sorumlu ve yapıcı bir şekilde karşılık verir. Ve her ne kadar uygun ve adil bir şekilde davransa da, sinirlenmez ve hassaslaşmaz. Bu en sağlıklı tepkidir, çünkü olayı olduğu gibi görür ve egosunun onu kontrol etmesine izin vermez.
Üçüncü olası tepki, teslimiyettir. Burada hemen pes eder ve teslim olur. Bu tepki genelde ilişkide bağımlılığı ve paspas zihniyetini doğurur. Kendini değerli görmez ve savunmaz ve/ve ya kendi istek ve ihtiyaçlarını dile getirmez.
Sonuncu tepki ise savaşmaktır. İşte bu, çatışmaya yol açan tepkidir. Kişi, duygusal olarak dolup öfkelenerek istediğini kavga yoluyla almayı seçer.
*
Düşük özsaygı, bir insanın kendine dönmesine sebep olur, çünkü o dünyanın onun ekseninde döndüğünü hisseder ve tek önemli olanın onun ihtiyaç ve istekleri olduğunu düşünür.
*
Bir insanın bir şey yapmasını istiyorsanız, mümkün olduğunca örnek olmalısınız.
*
Dünya bir yansımadır; direkt ve saf. Vermezseniz, almazsınız.
aldımverdim

penguş sürahim

Bir sene kadar önceydi yeni işe başlayan bir hanım kız vardı. Bir gün laflarken masasında ne göreyim. Ta ta taaammm Bu sürahi…ve aşık oldum. Çünkü ben penguenlere bayılırdım. Sordum nerden aldın annem aldı mı ne dedi yani hediyeymiş. Nasıl içim kaldı anlatamam. Ve hep hayal ettim sonunda bulacağımı …. veeee Karamürsel’ de çarşıda gezinirken mutfak eşyası satan bir dükkanın vitrininden bana seslendi ve dükkana daldım 🙂 artık o beniiiiimmmmm. Hemi de 3 liraydı. Allahım ucuz şeylerden mutlu olmayı becerttiğin için çoook şükrediyorum sana…. Şirin sürahim benim 🙂
aldımverdim

minik aşçım

Bu şirin şeyi Eminönünden aldım. Hani peynir, kuruyemiş falan satılan bir ara var büyük durakların karşısında. İşte o aradan ilerleyince tabak, tencere, çaydanlık vesaire satılan yerden aldım. 3,5 liraydı yanlış hatırlamıyorsam. Çevremde birkaç kişi sen de alsana soyuculardan kolay oluyor diyordu ama ben atraksiyonlu şirin birşey istiyordum ve buldum ve sevdim bunu:) Gerçi unutuyorum ve kullanmıyorum ama görünce gülümsüyorum sanırım benim için önemli olan da bu 🙂
şundan bundan

portatif pasta

Çalıştığım işyerindeki bölümümdeki kız arkadaşlarım bana doğumgünüm için sürpriz yaptılar. Daha doğrusu yapmaya çalıştılar ben yemedim sırıtıp durdum 🙂 Browni ve çikolatalardan pasta yapmışlar ortasına da mum dikmişler. Sağolsunlar mutlu oldum. Pastasız geçen ender doğumgünlerimden olacaktı eğer bu pasta da olmasaydı.
şundan bundan

11 ekim…

11 Ekim 1977 de yaşam bana hediye edildi…Sene 2010…Dilerim bana verilen hediyede daha çok güzel günler görürüm. İyi ki doğdum. Böcek olmadığım, çiçek olmadığım için teşekkür ediyorum beni yaratana 🙂 İnsan olduğum için, konuşabildiğim için, yemek yediğim için, gülebildiğim için….herşey için şükrediyorum.
şundan bundan

pencere önü

Salonumuzun pencere önündeki bu mındıkları artık içeri aldım. İkisi sizlere ömür, tutmadı. Şimdi birine soğan ektim. Apartmana dış yalıtım yapılıyor ve şu an balkon ve camlar berbat durumda. Nasıl temizlik yapacağım tırsmaktayım. Neyse umarım kışı rahat geçiririz ve doğalgaz faturamıza olumlu yansır bu yalıtım olayı.
şundan bundan

hediye…

Beklemediğin zamanda hediye almak ne mutluluk 🙂

Sabah arkadaşım kulaklık hediye almış bana. Kalpli görünce aklına ben gelmişim, almış. Çok mutlu oldum.
 

Akşam da görümcem nazar boncuklu bileklik hediye etti. Zaten bileğimde yine onun hediyesi kalpli zincir var hiç çıkarmadığım. Anısı var benim için bu kalpli zincirin. 26 haziran günü bebeğimin öldüğünü öğrenmeden önce hediye etmişti bana gümüş rengini hemen mutlulukla takmıştım bileğime. Bebeğim öldüğünde hastahanede canımı canımdan alırlarken kaybetmiştim o hengamede gümüş olanı. Ve sonra altın rengi olanı hediye etti bana görümcem ve o günden beri neredeyse hiç çıkarmam… Sevgi hep kalan.

kitaplık

Kıldan İnce Kılıçtan Keskince

” Kıldan İnce Kılıçtan Keskince “ Gülriz Sururi’ nin kendi hayatını, anılarını yazdığı kitabı. Ben Gülriz Sururi’ yi hep ” şamama kim sen kimsin, herkes haddini bilsin, o bi küççük hanfendü…” diye bir şarkıyla hatırlıyorum. Bir müzikalde izlemiştim ama detayını hatırlayamıyordum. Ve Gülriz Sururi deyince aklıma gelen başka iki şey de göz makyajı ve minik topuzu, saçlarıydı. (Koyu göz makyajına meğer gözündeki rahatsızlık nedeniyle başlamış)
Kitabı arkadaşımın annesinde gördüm ve merak ettim. İyi ki okumuşum. Çok keyifliydi, akıcıydı. Oldukça kalın bir kitap. İçindeki siyah beyaz , renkli fotoğraflar, bir çok tiyatrocunun isminin geçmesi, akıcı yazış biçimi bana keyif verdi. Kitapta neler ve kimler var, neler geçiyor satırlarda….aklıma gelip yazabildiklerim…… Tiyaro sevgisi, Keşanlı Ali Destanı, Aşk, Muammer Karaca, Yalnızlık, Haldun Dormen, Aile sevgisi, ödüller, Adile Naşit, Engin Cezzar, Azim, Ali Poyrazoğlu, Kaldırım Serçesi, Ecevit, Kenterler, Doğa , Nisa Serezli, Metin Serezli, Neco, Füsün Önal, Haldun Taner, Yaşar Kemal, Reşat Nuri,  ………………. Kitapta dolu dolu bir yaşam var.
Alıntılarıma geçmeden önce Gülriz Sururi’ yi merak ediyorsanız işte bu da sitesi  
http://www.gulrizsururi.com/ Özellikle fotoğraflar bölümünü tavsiye ediyorum…
Alıntılarım;
Öyle severdi ki aynaları Gül Hanım, genellikle hoşlandığı kişileri bile aynalardan seyrederdi. Bu hoş bir alışkanlık olmuştu onun için, eline geçen güzel şeylere bile aynadan bakmak. Bir çiçek mi kopardı bahçeden, hemen eve koşar, siyah sedef süslü konsolun aynasında, onu iki eliyle sımsıkı tutar, sağa sola çevirip her yanını aynadan incelerdi.
* * *
” Nasıldım ? ” sözcüğünün altında çok şeyler gizlidir. Çünkü tiyatrocu gösterişçi kişidir eninde sonunda. Kişilik farkları, inançları, tiyatro anlayışları değişebilir. Ama bir şey değişmez: gösteriş merakı. Mesleğini seyredilerek sürdüren herkes için böyledir bu. Neden cevabı yürek çarpıntısıyla bekliyoruz? Bazısı sormaz, ama o da bekler. Kendisine nasıl olduğu söylenmeyince de küser çocuk gibi. Hiçbir banka memuru görevini yaptıktan sonra sorar mı ” Bugün nasıldım? ” diye, para yatırmaya gelen müşteriye veya arkadaşlarına?
 * * *
– Gülriz, dedi, eğer tiyatrocu olmaya karar verirse, bil ki insanların sana olan tutumu, senin tiyatroculuğunla değil kişiliğinle ilgili olacaktır. İnsanları artist, artist değil diye ikiye ayırmak diye bir şey söz konusu olamaz. Şu çevrene bak birkere. Nasıl değişik kişiler var küçücük bir tiyatro grubunda. Yalancılar, küfürbazlar, gerçek terbiyeliler, sahteleri, kendisine saygısı olanlar, hiçbirşeyi önemsemeyenler, hepsi de aynı meslekte, aynı sahneyi paylaşıyorlar. Ayrıca yaradılışlarıyla oyunculukları arasında bir bağ kurmak da imkansız. Demek ki insanlar vardır yalnızca. Meslekler ve hatta milletler, ırklar değil.  ( Bunları söyleyen hocası Ferih Egemen )
* * *
Bedia Muvahhit hanım yıllar önce bir gün berberde saçlarını yaptırıyormuş. Bir hanım yaklaşmış yanına:
– Ah Bedia hanımcım, ben de sizin gibi artist olacaktım vaktiyle, ama ailem müsaade etmedi. ” Tiyatroya girme sakın, orospu olursun ” dediler, demiş.
Bedia hanı kadına şöyle bir bakmış:
– Peki sonra nerede oldunuz? Deyivermiş. Çok hoşuma giden yüzlerce hikayesinden biridir bu Bedia hanımın.
* * *
Her gece bıkmadan seyrettim Cahide hanımı. Eğer ileride, Cahide hanımın yarısı kadar başarılı bir oyuncu olursam yetecekti bana. Cahide hanımın el yazısıyla yazılmış bir rol defteri vardı. Onu elinden hiç bırakmazdı. 60. oyundan sonra bile o defterle girer kulise, biraz okur, sonra kulis panosunun kenarına sıkıştırıp tahtaya vurarak girerdi sahneye.
* * *
Sabah uyandığımda başka bir insandım, sanki bir mucize olmuştu. Bir şey keşfetmiştim : kişi, yaşamla ölüm arasına bir şey koymalıdır. Yaşamla ölüm arasında evlenmek, çocuk yapmaktan daha önemli başka bir şey vardır, insanı hayata bağlayan bir şey; bir nedeni olmalı bu dünyada yaşamanın. Evet, yaşamla ölüm arasına bir şey koymaya çalışacaktım. Ölümü bekleyerek yaşamak dünyanın en aptal davranışı olurdu. Yıllar sonra Yaşar Kemal, İsveç’ te gördüğü İngmar Bergman’ ın bir yapıtından söz ederken aynı şeyleri söyleyecekti.
– Nedir bu kadar bayıldığın bu filmde Yaşar?
– Hiç, herif yaşamla ölüm arasında kişinin muhakkak bir şey koyması gerektiğini anlatıyor sadece. Ama korkunç güzel anlatıyor, korkunç.
* * *
Eğer bir gün olsun güneş doğarken alacakaranlıkta bir tekneyle bilmediğiniz denizlere açılmadınızsa, o özgürlük duygusunun, doğayla kucaklaşmanın yaklaştığı anı yaşamadınızsa, önemli bir şey eksik demektir yaşamınızda.
* * *
Aslında evlilik en zor kurumlardan biridir. Başarılı olması rastlantı olamaz. Önce birbirini, sonra evliliği sevmek gerekir ve ben Engin’ in evliliğini seviyordum.
aldımverdim

alışveriş ve mutluoluş

Mutlu eden bir alışveriş...
Küçük bir silikon tabancası... Real' den aldım. Fiyatı 8,99-tl. Bununla buzdolabı süsleri yaparım belki yada kendimce ne istersem :)
Ve kalpli çoraplar...Next mağazasından. Tanesi 1,29 tl idi yanlış hatırlamıyorsam... Kalpli ne görsem çok hoşuma gidiyor.
İyi ki küçük şeylerle mutluluğu abartabilen bir insanım...