söyleşi

Ulya Can’ la Astroloji

Uzun yıllardır hem güzellikleri hem sıkıntıları paylaştığım değerli bir dost Ulya Can. Gerek psikolojiye felsefeye kişisel gelişime olan bilgisi ilgisi gerekse astrolojiye verdiği emekten daima bir dost olarak faydalandım çok şanslıyım. Onun çalışkanlığına, bilgi avcısı olmasına hayranım.. kolay işler değil bu Astroloji falan.. matematik adeta.. saatlerce ilmek ilmek dokumak gibi.. bunu tecrübe ettim sayesinde..Özellikle haritama baktığında bazı anlar vardı ki kalakaldığım, silkelendiğim, sık sık aklıma getirdiğim anlardı bu anlar… ve bu sohbeti aslında yapalı zaman oluyor fakat maalesef sıkıntılı günlerden dolayı bir türlü bloğa ekleyemedim. Şimdi tam zamanı dedim kendi kendime…. buyurunuz sohbetimize,

Astrolojiye ilgin nasıl başladı?

Astrolojiyi öğrenme anlamındaki ilgim, yıllarca okuduğum ruhsal , kişisel gelişim ve psikoloji kitaplarından edindiğim bilgilerle, içinde bulunduğumuz yaşamın tam bir sistem olduğunu kavramam ve bu sistemin mekanizmasının nasıl işlediğini öğrenme merakımla başladı. Bir Akrep burcu insanı olarak, her şeyin ardındaki gizemi çok merak eden, kurcalayan, her taşın altına bakma ihtiyacı olan bir yapım var. Hayatımda çok amaçsız olduğum bir dönemdi. Aslında , önce kendi yaşamımı anlamlandırmak için başladım astrolojiye.

Eşim başta olmak üzere 🙂 bazı  insanların Astrolojiye, burçlara bakış açısı oldukça önyargılı..  sence bunun sebebi ne? Klasik yorum şu ya aynı gün aynı saatte doğan kişiyle aynı mıyız muhabbeti 😛 Çevrendeki bu tip yorumlara yaklaşımlara nasıl yaklaşıyorsun?

Hatta bu söylediklerine ek olarak , bir de , “sadece 12 tip insan mı var?” sorusunu ekleyebiliriz. 😊 Fakat yine de, bizler eski astrologlara göre çok şanslıyız. Çünkü astrolojiye bakış hızla değişiyor. Senin sorunun içinde bile , eskiden bilinmeyen fakat artık genele yayılmış olan bir bilgi var; doğum saatinin önemi.

Her kişinin doğum haritası kendine özeldir. Aynı gün aynı saatte doğmuş iki kişi arasında, eğer aynı yerde de doğmuşlarsa elbette bazı benzerlikler olacaktır. Ancak 4 dakikalık bir fark haritada 1 derece demektir ve bazen bu 1 derece, farklılıklara neden olabilir. Ruhun ihtiyacı olan deneyim, büyünen ortam, kültür kişinin farkındalığını şekillendirecek ve harita kendini farklı açacaktır. Astroloji sembol okuma sanatıdır ve semboller, temel olarak belli konuları ifade etmekle birlikte büyük bir zenginlikle yorumlanabilir. Ruhsal bilgiler, sembolizmin 7 seviyede okunabildiğini söyler.

Haritanı yorumlatmak, yorumlamak sana neler kattı ? Harita yorumlatmanın eksi ve artıları neler ?

Bir insanın bu yaşamda en önemli görevinin kendini tanımak olduğunu düşünüyorum. ‘insan’ kelimesi, ‘nisyan’ kelimesinden gelmektedir ve anlamı ‘unutan’ dır. İnsan dünyaya doğduğu andan itibaren, kendini ve özünü unutmuştur. Yaşam, unutulmuş olanın deneyimlerle bir nevi yeniden hatırlanması üzerine kurulmuştur.

Ben haritam yorumlandıkça, en çok, farkındalık çalışmalarım ile uzun sürede keşfettiğim kendimle ilgili, oldukça detaylı ve derin konuların, beni hiç tanımayan biri tarafından tüm netliği ile ortaya konmasına çok şaşırdım. Ve kendimle ilgili daha önce hiç fark etmediğim konularla tanıştım. Gölge yanlarımın, en derin korkularımın, ilişki dinamiklerimin, aile yapımın bu kadar detaylı bir şekilde tanımlanıyor olması beni gerçekten çok etkiledi.

Harita yorumlatmak , kendini tanımak açısından çok büyük bir fırsat ve çok kısa bir yol. Eksi bir yanı olduğunu düşünmüyorum.

Haritasını yorumladığın danışanlarından hiç çok ilginç bir soruyla karşılaştın mı ?

Genel olarak sorulan bir soru var. Mesela bir karar verecekken veya bir değişiklik yapacakken ; ‘ bu benim için hayırlı mı?’ sorusunu alıyorum. Bu soru bana çok ilginç geliyor. Burada, kişi tüm sorumluluğu astroloğa veya astrolog kanalıyla sisteme/Allah’a atıyor gibi geliyor bana. Biz modern astrologlar, kişinin iradesini kullanması gereken zamanlarda, iradesini kullanmasını isteriz. ‘hayırlısı mı’ sorusunu sormak, insanoğlunun ataletinden, rahatını kaçırıp elini taşın altına koymaktan imtina etmesinden başka bir şey değil bana göre. Oysa ki yaşam sorumluluğumuz var en başta. Bu noktada, danışanımdan ‘hayır’ algısını ve tanımını yapmasını isterim.

Eğer doğum saatimizi bilmiyorsak harita yorumlatmamız mümkün değil mi?

Doğum saati belirleme teknikleri var. Bu işleme ‘rektifikasyon’ diyoruz. Doğum saati bilinmiyorsa bir defa böyle bir hizmet almak lazım. Doğum saati olmadan tam bir analiz yapılamaz ama yine de bazı konularda bilgi verilebilir elbette.

Çocukların haritalarına hangi yaşlarda bakmak doğru olur?

Bu tamamen ebeveynin isteğine bağlı. Uygunluk diye bir kavram yok bu konuda. Bununla beraber, ( çocuklar konusunda çok hassas olduğumu biliyorsun), çocuğu götürdüğümüz doktoru nasıl özenle seçiyorsak, astroloğu da özenle seçmemiz gerekir. Pozitif ve sevgi dili ile konuşan birine danışmak iyi olur.

Bu noktada astroloji ile ilgili bir konuyu aydınlatmak istiyorum. Astroloji sadece öngörü/ kehanet değildir. Yaşam deneyimlerimiz ve bunlarla baş edebilme / edememe potansiyellerimiz, psikolojik yapımız ve ruhsal yolculuğumuzla ilgili bilgiler verir. Dolayısı ile çocuğunuz için harita baktırırken geleceği ile ilgili öngörüden çok, nasıl bir karakter olacağı, kimlik yapısı ve bunun gibi konularla ilgili yorum yapmayı tercih ediyorum ben.

Ayrıca yetenek ve kariyer yönelimleri ile ilgili de hem çocuklara hem gençlere analizler yapılabilir ki ben , çocuk ve gençlerle çalışmayı çok seviyor ve önemsiyorum.

Astrolojiye ilgi duyanlara tavsiyelerin var mı eğitim konusunda?

Türkiye’de bu konuda okullar var. Ben ilk başladığımda çok şaşırmıştım, çünkü astrolojinin öğrenilebilir bir şey olduğunu daha önce hiç düşünmemiştim. Çok kıymetli hocalar, astrolojiye yıllarını vermiş, çok emek harcamış öğretmenler var. Araştırarak, kendilerine en yakın gelen enerjiye gitsinler. Çünkü astroloji öğrenirken, mutlaka , sürekli kendileriyle karşılaşacaklar. Hislerine güvenirlerse en doğru yere gideceklerine inanıyorum.

Takip ettiğin astrologlar kimler?

Günlük yorum olarak mı soruyorsun? Tabii ki, ilk başta hocam Sevilay Eriçdem, Horary hocam Öner Döşer. Birkaç tane de yabancı astrolog var.

2020 senesi için söyleyebileceğin öngörülerin var mı ?

2020 yılı ile yeni bir 10 yıla giriş yaptık. Göksel enerjilerin çok yoğun ve sert olduğu bir yıl olacağını söylemem lazım. Zaten sanırım hepimizi bunu ocak ayından itibaren hissetmeye başladık. Eski yapıların yıkılacağı, kopuşların ve kayıpların olacağı bir dönem. Kova çağına doğru giderken, artık işe yaramayan her tür oluşumun yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Bununla beraber, eski giderken, yepyeni konular da gündemimize gelebilir. İnsanoğlunun tekamülünde çok önemli bir enerjisel kavşaktayız. Bu yıl, içsel şifa çalışmalarımıza zaman ayırmalıyız. Kendimizi dışardaki olaylara kaptırmamalı, enerjimizi korkuda değil, sevgi ve şefkatte tutmalıyız.

**

İşte böyle.. buraya kadar okuyup daha fazlası ilginizi çekiyorsa aşağıya Ulya’ nın hesap adreslerini ekledim… sevgi ve sağlıkla dolu günlere…..

https://www.instagram.com/ulyacan/

https://ulyacanastroloji.com/

https://www.youtube.com/channel/UCudXJpcCjFM7sjJkQ61SuBw

söyleşi

Terapi almak veya almamak..işte bütün mesele bu !

Uzun zamandır bloğumda söyleşi yapma niyetim vardı. Ve ne güzeldir ki ilki benim için çok ama çok kıymetli biriyle oluyor.

Suna İpek. Uzman Klinik Psikolog. Benim psikoloğum, terapistim, sırdaşım…. Şükür ki sayesinde onu az görüyorum 😛

Beni kırmadığı için mutluyum. Benim için çok değerli bir anı olacak. Suna’ ya soru hazırlarken mutlaka bir sorumun birinize değmesini, birinizin bile ilgisini çekmesini düşledim. Bu yüzden elimden geldiğince (bu benim ilk söyleşim ☺) farklı sorular sormaya gayret ettim. Daldan dala oldu biraz belki ama Suna ‘ ya bunu kabul ettirmişken bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim ☺

–          Sevgili Suna hoş geldin bloğuma öncelikle eğitiminden biraz bahsetmeni istiyorum bloğumu takip edenlere.

Aslı’cım hoş buldum. Öncelikle bende seninle farklı bir platformda sohbet edebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bloğunu da merakla takip ediyorum. Ben , İstanbul üniversitesi psikoloji bölümünden hem klinik psikoloji hem de adli tıp alanlarında yüksek lisans yaparak uzmanlaştım. Uluslararası enstitülerden Psikodrama ve EMDR terapisi eğitimleri aldım. Ayrıca, Bilişsel -Davranışçı terapi, Hipno terapi ve Cinsel terapi eğitimlerinin yanında Aile danışmanlığı ve Arabuluculuk eğitimlerim de var. Cerahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsünde yüksek lisansımı yaptığım esnada “çocuk istismarı” konusunda uzmanlaştım. Biliyorsun çocuk istismarı başta ensest olmak üzere oldukça ciddi bir problem. Bu konuda sosyal sorumluluk projelerine katıldım ve San Francisco’daki Adli Bilimler kongresinde yayın yaptım. Aynı dönemlerde Çapa Tıp Fakültesi Psikoloji laboratuvar’ın da gönüllü çalışan olarak test portföyümü zenginleştirdim. Mesleğin ilk on yılında zihinsel engelli ve üstün zekalı çocuklarla duygusal problemi olan çocuklara test uygulaması ve aile danışmanlığı yaptım. Şu anda ensest isimli kitabımı yazmaktayım. Meslekteki 30 yılımın dolu dolu eğitimler ve kurslarla yenilenerek geçtiğini söyleyebilirim.

–          Neden bu mesleği seçtin? Zor değil mi birden fazla insanın tüm yükünü taşımak …

Bir meslektaşımın da söylediği gibi terapist, kalbinin kapılarını danışanının cehennemine açan kişidir. Mesleğini bütün kalbiyle seven bir terapist olarak danışanımın sorunu çözülene dek onu sahiplenirim. Danışanın travması iyileştiğinde bu durum onun kadar beni de mutlu eder. Terapisi biten danışan uçmayı öğrendikten sonra kendi kanatlarıyla gök yüzünde süzülebilen yavru kuş gibi gururlandırıcıdır.(bu arada danışanın yaşı önemli değildir. . Bir klinisyen olarak danışanlarımın sorunlarını çözmesine yardımcı olmak onun yükünü omuzlamaktan ziyade bu beceriyi ona kazandırmayı hedeflerim. Kendi adıma Thomas Carlyle’nin bir sözüyle kendimi özetleyeyim : ” kutsanmış kişi yapacağı işi bulan kişidir, ona başka bir kutsanmışlıktan söz etmeyin….

–          Terapilerinde daha çok hangi teknikleri kullanıyorsun ve hangi teknikler hangi sıkıntılarda daha etkili oluyor? Böyle bir ayrımın oldu mu ? Eğer tek bir teknik seçmek zorunda kalsan hangisini baş tacı yapardın?

Ben insanların belli kalıplara sığdırılabileceği düşüncesine katılmıyorum. Zira her danışan kendi kitabını yazar. Son derece kompleks bir yapıda olan insanı tek bir teknik yada formülle iyileştiremezsiniz. Aynı olaya her insan farklı bir boyutta tepki verir ve farklı düzeyde etkilenir. Danışana hangi tekniğin uygun olacağına terapist klinik tecrübesi ile karar verir. Örneğin travma kökenli olmayan bir fobi çalışıyorsam. Bunu çoğunlukla BDT ( Bilişsel Davranışçı Terapi) ile ele alabilirim.Eğer danışan kaynağını bilmiyorsa ortaya çıkarıcı bir terapi yöntemi olan Psikodramayı kullanabilirim. En çok kullandığım ana teknik EMDR yani göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tekniğidir.

 

–          EMDR tekniği nedir ? Ne tür sıkıntıları aşabiliriz bu teknikle ? Ve bu tekniğin avantajları dezavantajları neler ?

Hayatımızda sorun olan birçok olayın altında irili ufaklı travmalar yatar. EMDR sonuca gitmekte en başarılı yöntemlerden biridir. Örneğin ilk okulda şiir okurken şaşırmış ve şiiri tamamlayamadan kürsüden inmiş olabilirsiniz. Anı çalışıldığında, Otuz yaşına gelmenize rağmen sosyal ortamlarda zorluk yaşamanızın sebebi olarak ortadan kalkar. EMDR travma anındaki ortam , duygular ve düşünceleri birlikte işleyerek anının yarattığı patolojiyi ortadan kaldırır. EMDR terapisi ile    kişinin hayatında    sorun olarak algıladığı tüm konular çalışılabilir. Yakın kaybı, doğum sonrası depresyon, öz güven ,fobi, boşanma, takıntı, panik atak… gibi bir çok sorunu çalışıyoruz. EMDR terapisi yan etkisi olmayan ve iyileşme hızı açısından avantajlı bir terapi yöntemidir. Anne karnında yaşanan travmaların çalışılabildiği olağan üstü bir terapi yöntemidir.

–          Çalışan anne olarak sormazsam olmaz ;  Çalışan annelerin çocuklarına karşı duydukları suçluluk duygusuyla psikologsuz baş edebilmeleri için tavsiyelerin var mı?

Anne çocuk ilişkisini etkileyen birçok faktör vardır.  Çalışan annelerin hissettiği suçluluk duygusunun hem çocuğa hem de anneye zararı vardır. Şöyle ki suçluluk duyan anne kural koymama ve çocuğa her isteğini alma gibi yanlış davranışlara suçluluk duygusunu telafi etmek için yönelir. Bu davranış şekli beraberinde daha büyük sorunlar getirir. Suçluluk duyan annenin bu duygusunun altında yatan neden çocuğuna yeterince zaman ayıramadığı düşüncesidir. Halbuki ilişkinin kalitesini belirleyen birlikte geçirilen süre değil yapılan faaliyetler ve paylaşılan duygulardır. Düzenli olarak her akşam çocuğun yapmak istediği bir faaliyette bulunmak yada onunla oynamak çocukla sağlıklı bir iletişim kurmak için çok önemlidir. Bütün gün evde olduğu halde ev işlerinden çocuğuna zaman ayıramamış anne ile işten dönüp çocuğuna tam anlamıyla zaman ayırmış anne arasında büyük fark vardır. Bu konuda babanın rolü de göz ardı edilmemelidir. Hem annenin hem de babanın çocuğa sevdiğini ifade etmesi ve bol bol fiziksel temasta bulunması çocuğun ruh sağlığı açısından önemlidir.

–          Kendiyle barışık ama hayatın gelgitine alışık, iç huzuru olan ve kolay dağılmayan çocuklar yani insanlar   yetiştirmek için anne-babalara neler önerirsin?  

Burada tarif edilen öz güveni olan , huzurlu ve mutlu çocuklar yetiştirmek için en önemli faktör şartsız sevgidir. Bağlanmanın çok popüler olduğu bugünlerde anne karnından başlayarak koşulsuz sevilen ve istenen çocukların sağlıklı bağlanmayla hayatla başa çıkabilen mutlu bireyler oldukları bilinmektedir. Zor zamanlarında çocuğu sarmalayan ve gerekli ilgiyi gösteren ebeveynlerin sağlıklı çocuk yetiştirmektedir. Örneğin bisikletten düşen ve ağlamakta olan çocuğuna sarılan, pansuman yapan ve sonra yapabilirsin diyerek cesaretlendiren ebeveynlerin çocukları hayatla baş etmede diğerlerinden daha başarılı olduğu bilinmektedir. Aile içi huzursuzluğun yaşandığı evlerden huzurlu çocuklar yetişemeyeceği için ebeveynlerin gereken yerlerde profesyonel yardım almaları önemlidir. Aile içindeki kavgalar anne karnından itibaren etkiler çocuğu ekiler. Ayrıca anne karnındayken hepimizin yaşamış olduğu travmalar EMDR terapisinin anne karnı prosedürü ile çalışılmaktadır.

 

–          Evlilik kararı vermek bence hayatımızın en önemli kararlarından … Sence evlenmeden önce karşımızdaki insanı test etmeli miyiz? Olmazsa olmazlarımız ne olmalı ? Sen çift terapilerinde en çok hangi sorunlarla baş etmelerine yardımcı oluyorsun çiftlerin?

Karşı cinsle olan ilişkilerde ilk tanışma evresinde kişiler kendilerini olduğu gibi değil olmak istediği şekilde tanıtma eğilimindedirler. Bu yüzden evlilik öncesi tanıma ve değerlendirme süreci kısa tutulmamalıdır. Aşk, sevgi gibi duygusal faktörler evlilik için tek kriter olmamalıdır. Cinsel çekim, ailelerin yapısı ve uyumu ile kültürel farklar da birlikteliği desteklemelidir. Evlenilecek kişiyi değiştirmeyi düşünmek son derece hatalı bir yaklaşım olacağı için karşı tarafı olduğu gibi kabul edebiliyorsak evlenmek daha gerçekçi olur. Çift terapisine gelen bireylerin çoğunlukla geçmişten getirdikleri olumsuz yaşantıları çalışmak üzere terapiye alınması gerekir. Tüm bu süreçlerden sonra çift terapisine geçilir. Terapide çiftlere daha çok iletişimle ilgili problemleri ve cinsel problemleri ile aldatma konularında yaşadıkları sorunlar hakkında yardımcı oluyorum.

          Bu aralar telefonu, interneti çok sık kullandığımı ve bunun da uykumu bozduğunu eskisi gibi bol kitap okumadığımı fark ettim ve bu durumu düzeltmek için kendimce internet detoksu yapmaya başladım. Çevremde çok fazla telefon, internet bağımlısı görüyorum. Çocuklar çok küçük yaşta tanışıyor, büyükler ise çocuklardan beter halde bence. Telefon, tablet bağımlısı çocuğumuz için neler yapabiliriz? Ya büyükler.. Eşimiz elinden telefonu bırakmıyorsa mesela veya bizler telefon, sosyal medya bağımlısı olduysak…

Teknoloji bağımlılığı büyük küçük herkesin sorunu. Öyle ki tıp kitaplarına bağımlılık olarak girmiş durumda. İletişimin azalmasıyla ortaya çıkan bu bağımlılık iletişimin daha çok azalmasıyla sonuçlanan bir kısır döngüye yol açıyor. Bu döngüyü kırmak için aile içi iletişimi arttıracak aktivitelere daha çok yer verilmesi lazım. Sanal hazlar yerini gerçek paylaşımlardan alınan hazlara bırakmalı.

–          Cinsel terapist olmak bizim ülkemizde  zor değil mi? Bu terapilerde kadınla erkek arasında en bariz farklar, sorunlar neler oluyor ? Hangi taraf daha çok çözümün bir parçası olmaya hazır ?

Cinsel terapinin diğer terapilerden daha zor bir yanı yok. Çiftler sorunlarını çözmeye istekli oldukları takdirde başarı düzeyinin yüksek olduğu bir terapi alanı. Gerek yanlış yetiştirme gerekse travmalar gibi farklı sebeplerden dolayı en çok vajinismus vakaları ile çalışıyoruz. Çiftlerin sorunlarının çözümüne ve çocuk sahibi olmalarına yardımcı oluyoruz. Terapiye birlikte gelmeleri her ikisinin de sorunun değil çözümün bir parçası olmaya hazır oldukları anlamına geliyor. Vajinismus sorununu yaşayan çiftlerin en sık yaptıkları hata çok beklemeleri ve geç gelmeleridir.

–          İnsan ne zaman veya ne olursa hangi durumlarda bir psikoloğa gitmeli destek almalı ?

Kendi başına üstesinden gelemediği ve çözüm bulamadığı durumlarda profesyonel bir yardım almalıdır. Çünkü sorunun her hangi birine anlatılması yetmez , çözümlenmesi ve gereken tedavinin yapılması gerekir.

–          Antidepresan kullanımı çok arttı. Antidepresan kullanacaksak nelere dikkat etmeliyiz? Antidepresansız sorunları aşamaz mıyız?

Bir hekimin nezaretinde olmadıkça kullanılamaz. Tıbbın depresyona ilaçla müdahale şekli olan antidepresan kullanımı majör depresyon terapisi öncesi stabilizasyon sağlamak için baş vurulan bir yöntemdir. Antidepresan kullanımı esnasında mutlaka psikoterapi almak gerekir. Depresyon teşhisi konmuş vakalarda ben terapiyi EMDR yada BDT teknikleri kullanarak yapmaktayım.

Her halde bu soruyla sohbetimizi noktamış oluyoruz bu keyifli sohbet için bende teşekkür ederim Aslı’cığım. .Sana ve takipçilerine sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

Evet dostlar Sevgili Suna İpek’ le kısa söyleşim umarım hoşunuza gitmiştir. Daha fazlası için ilgili linkleri aşağıya bırakıyorum. Hepinize huzurlu hafta sonları diliyorum, hoşkalın

http://www.ailedanismanligi.org/

http://cinselterapist.org/

https://www.facebook.com/ailedanismanligi.org/

https://www.youtube.com/channel/UCHBQMXXa1bYCBhQO8h-6WEg

https://www.instagram.com/klinik_psk.sunaipek/?hl=en