Bugün Dünya Çocuk Günü…Yazmak istediğim birşeyler vardı bu konuda..ve bugüne denk gelmesi bir işaret gibi. Çocuk sevgisi bizim toplumda bence kuru bir sevgiden ibaret. İçinde saygı, hoşgörü barındırmıyor. Bu da beni ifrit ediyor. Hele şiddet..gerek sözlü gerek bedensel şiddet…Tahammülüm yok. Yolda, parkta orda burda çocuğuna korkunç laflar sayan veya çocuğunu çekiştiren birini görünce ciddi fena oluyorum zor kendime geliyorum sonrasında. Büyükler hayatlarındaki yorgunluğun, çaresizliklerin, sinirin, zayıflıklarının bedelini çocuklara ödetiyorlar.
İşyerinde çok yorulduysan onun suçu yok,
Kocana kızdıysan onun suçu yok,
Arkadaşınla kavga ettiysen onun suçu yok,
Trafik sıkışıksa onun suçu yok,
Paraya sıkıştıysan onun suçu yok,
Sen kendi hayatını yönetemiyorsan, kendi psikolojinle bir yetişkin olarak ilgilenemiyorsan çocuğun suçu yok….o masum… terbiye etmek örnek olmaktır. Sevgiyle, disiplinle, anlayışla terbiye edilir. Edilmez zanneden beceriksizliğine sığınandır.
Bir evlat dünyaya getiriyorsan ona karşı elinden gelen saygı ve sevgiyi göstermek zorundasın. Öfkenin, zayıflığın, şartların arkasına sığınamazsın.
Bedenleri küçük olabilir ama ruhları çok engin… ve şiddet ( bir fiske de aynı bir hakaret de ) o ruhlarda ne yaralar açar kim bilebilir,, kim garanti verebilir.
Ben de allahın bir kulu olarak sinirleniyorum, yorgun oluyorum, çaresizlikler hissediyorum yaşamımda… ama onu yaralamamaya bunların bedelini ona ödetmemeye son gücümle çaba gösteriyorum. Hatam olursa özür dileyip açıklamalar yapıyorum. Tabi bu yalama gibi olursa anlamı yok. Yap özür dile yap özür dile…bazı hataların özrü ruhta kabul görmüyor. Ben yaşadım. Gönül özür kabul etmiyor bazen. Bu yüzden biz yetişkin olarak kendimize çeki düzen vereceğiz özüre sığınmak yok benim kitabımda.
O benim en kıymetlim bu dünyada…canımdan can… yıllarca beklediğim bebeğim, yavrum… şimdi bir bebek..ama “ insan “ olucak “ adam “olucak…benim görevim yol göstermek, yol açmak sevgiyle, anlayışla, sabırla.. geri kalan onun hür iradesi, seçimleri, kaderi…..son olarak Allah utandırmasın diyorum ve birkaç uzman cümlesini de yazarak Dünya Çocuk gününü kutluyorum. Ve paylaşabilirseniz bu yazımı paylaşmanızı rica ediyorum….
” ‘Çocuklar dövülmeden terbiye edilir mi hiç’ şeklindeki yaklaşım, çocukların şiddeti normalmiş gibi algılamasına sebep olmakta, çocuk, kardeşini, arkadaşını dövmekten çekinmemektedir. Ailedeki olumsuzluklar, hemen çocuğun iç dünyasına yansır. ”
” Çocuğa doğru davranışları öğretmek çocuk eğitiminde elbette ki çok önemlidir. Ancak, çocuk kendini kontrol etmesini ebeveynlere ve diğer büyüklere bakarak daha çok öğrenir. “
” Dayak atmanın çocuk eğitiminde yeri yoktur, çünkü: O an için işe yaramış görünse bile, çocuğun davranışını değiştirmede aslında daha önce söz edilen bir sandalyede bekleme cezasından daha etkili değildir.
- Tokat atmak çocuğa sorumluluk öğretmez, tersine onun daha da kızmasına ve hırçınlaşmasına neden olur.
- Ebeveynlerin çoğu, daha sonradan tokat attıkları için pişmanlık duymaktadırlar.
- Sürekli tokat yiyen çocukta zamanla bu yöntem de artık işe yaramaz olacaktır.
- Tokat atmak, şiddetine bağlı olarak çocukta ciddi fiziksel hasarlara neden olabilir
” İster fizikî cezâ, ister materyal cezâ ve ister duygusal cezâ, asıl tesirini, çocuğun ruhunda oluşturur. Annesinden küçük bir tokat yiyen çocuk, yediği dayağın fizikî acısı ile ağlamaz. Çocuk, o dayak sırasında ruhunda aldığı yara ve duygularındaki ezilmenin tesiri ile ağlar. Tıpkı, eşinden dayak yiyen bir kadın gibi… Eşinden “sadece bir tokat” yiyen kadın, acaba tokadın acısı ile mi eşine karşı bir soğukluk hisseder? Eşinin kendisini dövmesinin acısı ile mi uzun bir süre eşi ile konuşmak dahî istemez? Hayır, dayak yiyen eş, kırılan onuru, yok sayılan kimliği ile kocasına karşı soğukluk hisseder. Her ne kadar dayakçı eş:
“-Ya, ne var bunda, altı üstü bir tokat attık!.. Sanki çok mu acıdı? Bu kadar abartmaya gerek yok!..” derken, ne kadar“duygusuzca” bir yaklaşım sergiliyorsa, tıpkı bunun gibi, çocuğuna bir tokat atan annenin:
“-Niye bas bas bağırıyorsun ki, usulca bir defa vurdum, abartmaya gerek yok!..” demesi de o derece duygusuzca bir yaklaşımdır. ”
” Göz teması ile anlatabiliyorken, çocuğa bağırmak onun disiplin konusundaki anlama eşiğini yükseltir ve belli bir zaman sonra daha azından anlamamaya başlar. Onu da yeterli görmeyip çocuğa fiziksel şiddet uyguladığımızda artık dayaktan aşağısını anlamaz hale gelir. Ve sürekli dövüldüğünde ise Anadolu tabiri ile “dayak delisi” olur ve artık bu çocuk hiçbir şeyden anlamaz duruma gelir. Önemli olan çocuğun disiplin anlamındaki anlama eşiğini olabildiğince aşağıda tutabilmektir. Bunu da halihazırda uyguladığımız yöntemin bir alt basamağına sonra bir altına çocuğu hazırlayarak başarabiliriz. Bağırmaktan aşağısını anlamayan çocuğa önce ses tonumuzu düşürür ve zamanla beden dilimizi ve gözle temastan anlayacak hale getirebiliriz. ”
” Bağırmak çocukları korkutur. Çocuklara bağırdıkça sizden soğurlar. Bağırdığınız zaman onlara birşey öğretemezsiniz çünkü başka bir ruh haline geçmişlerdir. Ayrıca bağırmamız, çocuklara yalnızca onlara bağırdığımız zaman bizi ciddiye almalarını öğretir.Sürekli bağırmak artık bağırmanın ekstra etkisini ortadan kaldırır ve çocuk bağırmaya karşı kendi savunmasını geliştirmeye başlar.Bu bağırmalar sonucu olarak çocuklar ailelerinden uzaklaşacak gençlik yıllarında çevrelerinin etkisine daha açk olacaktır
Onların çocuk olduğunu unutmayın Beklentilerinizi düşürün, onlar sadece çocuk ve yanlış yaparak, yaramazlık yaparak, sınırları zorlayarak büyüyecek ve doğruları öğrenecekler. Bunu aklınızdan çıkarmamanız sinirinizi kontrol altında tutmak ve daha hoşgorülü olmak için önemlidir. Sinirliyken birşey yapmayın Sinirliyken mantıklı hareket etmek zordur. Eğer birşeye sinirlendiyseniz bağırıp çağırmak çok daha kolay olur. Çocuğunuzu uyarmadan önce sinirinizin geçmesini bekleyin, derin bir nefes alın, eğer bağırmaya başladıysanız yarıda kesip, bir 5 dakika rahatlayın. Sakinleştikten sonra çocuğunuza sakin bir dille durumu anlatın. Önleyici Tedbirler Alın Eğer çocuğunuz dolaptan pirinci çıkartıp halıya döküyorsa, ona bağırmak yerine pirinci vs. onun ulaşamayacağı yerlere koyun. Bıçakları, çatalları yüksek yerlere koyun. Yemek yerken önüne büyük bir örtü serin. Böylece sizi kızdıracak olaylar daha yaşanmadan engellemiş olursunuz. Egzersiz Yapın Bağırmak bir dışa vurum şeklidir. İnsan ne kadar dolmuşsa o kadar kolay bağırır. Sizi rahatlatacak aktiviteler yapın. Bunların en etkilisi egzersiz yapmaktır. Sabahları 40 dakikalık bir egzersiz seansı sinirlerinizin geveşemesine ve çocuklara karşı daha hoşgörülü olmanıza yardımcı olur. Yardım Alın Çocuklara bağırmaya başlamak stresin ve yorgunluğun sonucudur. Çocuklarla ilgilenmek stresli ve yorucu iştir. Arada bir yarım gün bile olsa çocuğa eşinizin ya da annenizin çocuklarla ilgilenmesini isteyin. Bu size kendinizi toplamanız için ihtiyacınız olan vakti sağlayacaktır. Rolünüzü Unutmayın Çocuğunuza her bağırdığınızda otoriterinizden bir parça eksilir. Çocuğunuz sizi kendi seviyesinde görmeye başlar. Çocuğunuzun size saygı duymasını sözünüzü dinlemesini istiyorsanız ona bağırmak yerine sorumluluk sahibi, sakin bir yönetici gibi davranın “
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...