Bir blog arkadaşının hediyeleri var.. çekilişe buyrunuz 🙂
http://ceydacengiz.blogspot.com.tr/2015/06/blogumun-ilk-cekilisi.html
Bir blog arkadaşının hediyeleri var.. çekilişe buyrunuz 🙂
http://ceydacengiz.blogspot.com.tr/2015/06/blogumun-ilk-cekilisi.html
Kuşadası tatili yollarındayken… laf nerden açıldıysa “Manisa Tarzanı” na geldi. Ben hakkında hiçbirşey bilmiyordum bu karakterin. Gökay bana onun hakkında birşeyler anlatınca araştıracağıma dair not almıştım. Nihayet araştırabildim. Ve bu zamana kadar bilmediğime kızdım. Sizlerle de bu bilgileri paylaşmak isterim.
Manisa Tarzanı’ nın gerçek adı Ahmeddin Carlak imiş.Bir türkmenmiş. 1899 da doğmuş. 1963 de Manisa’ da ölmüş. Kurtuluş savaşından istiklal madalyası varmış. Manisa’ daki Spil dağında yaşarmış ve şortla dolaştığı için halk ona “Manisa Tarzanı” ismini koymuş. Kendini doğaya, ağaçlandırmaya adamış. Hep ağaç dikermiş.
Ekşi Sözlükte onunla ilgili yazan birkaç yazıyı paylaşmak isterim ;
” birinci dünya savaşına, ardından da türk ulusal bağımsızlık savaşı’na bir nefer olarak katıldı. bu savaşta gösterdiği yararlılıktan dolayı kırmızı şeritli istiklal madalyası ile onurlandırıldı.
cumhuriyet dönemi başlarında manisa’ya geldi; kimsesiz ve yoksuldu. manisa belediyesine girdi; ne iş verildiyse yaptı. 1 haziran 1933 tarihinde 30 lira aylıkla bahçıvan yardımcısı oldu. hep bu görevde kaldı.
manisa’yı yeniden yeşillendirmek için var gücüyle çalıştı. ağaç dikip yetiştirmeyi kutsal bir görev olarak algıladı. dürüstlüğü, çalışkan olmayı her şeyin üstünde tuttu. yaz kış sadece siyah bir şortla ve ayağında lastik bir pabuçla kentin sokaklarında, görkemli sipil dağında dolaştı. saç ve sakalını da uzatarak kişiliğine yaraşır bir görünümle manisalıların biricik sevgilisi oldu. her öğle vaktinde topkale’deki topu ateşleyerek, günün o saatini duyurmayı bir görev saydı. bundan dolayı kendisine “topçu hacı” diyenler bile oldu.
manisalı kızlara, kente gelen sanatçılara çiçek sunan ilk oydu. sipil dağına çadır kuran yörüklerin kızlarına boncuk armağan etmeyi; çocuklara akide şekeri dağıtmayı; kimi yoksullara gizlice para yardımında bulunmayı da hiç ihmal etmedi.
bir spor adamıydı; yaşamıyla gençlere örnek olmuştu. manisa dağcılık kulübü üyesi genç arkadaşlarıyla ağrı, cilo, demirkazık, dağlarına tırmandı. gittiği her yerde büyük ilgi gördü. manisa dışında başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmedi. sinema tutkunuydu. yeniliklere açıktı; okumayı severdi, elinden gazete dergi düşmezdi.
sipil dağında, topkale’deki kulübesinde yalnız yaşadı; ne yatağı, ne yorganı vardı. üzerine gazete serdiği tahta divanda yatıp kalktı. yaz kış soğuk suyla yıkanırdı. saç ve sakalını özenle tarar, kendi eliyle çiçeklerden yaptığı güzel kokular sürer, ulusal bayramlara göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerine istiklal madalyasını takarak katılırdı. bundan büyük bir gurur ve sevinç duyardı.
dede niyazi’nin lokantasının bir köşesinde yemeğini yer, bunun karşılığında lokantaya tenekeyle su taşırdı. hiç kimseye borçlu kalmak istemezdi. kendisine güvenen bir insandı. “bulaşıcı bir duygu” olan kaygıya hiçbir zaman katılmadı. güçlü bir insanda aranan özellikleri taşıyordu. efsanevi yaşamıyla hep ilgi odağı oldu. özgür bir yurttaş olarak yaşamayı temel ilke saydı. yaşama etkin bir biçimde katıldı. mal, mülk, servet ve makam sahibi olmak aklının ucundan bile geçmedi. kent sevgisiyle, kent adına çalıştı. adı manisa ile özdeşleşti.
manisa tarzanı 31 mayıs 1963 tarihinde gözlerini yaşama yumdu. görkemli bir cenaze töreniyle çok sevdiği manisa’da toprağa verildi.manisa tarzanı doğa ve ağaç sevgisinin simgesi, çevreciliğin önderi iz bıraktı. bir çok gazeteci yazar ondan söz etti. anısına kitaplar, makaleler, şiirler yazıldı; manisa’ya anıtları dikildi; filmi çevrildi. manisa o’nu unutmadı, unutmayacak.
kaynak: http://www.vestelmanisaspor.com/…&pa=showpage&pid=9 “
” hakkında bu kadar az entry girildiğine üzüldüğüm halk kahramanı. bir rivayete göre meral isminde bir kıza aşkından dağlara vurmuş kendini. sebebi ne olursa olsun o kendini yeşile adamış biri. belki bir çeşit don kişot. bir gün yurt gezisi yaparken yolu konyaya düşer, mevlana türbesini ziyaret etmek ister. fakat kapıdaki görevli cıbıl tarzanı görünce giremezsin der. oda bi görevliye bir de kapıdaki yazıya bakar ve ne olursan yine gel diye yazan yazıyı işaret eder. bekçi utanır boynunu eğer ve türbede duasını edip çıkar tarzan. sinemaya ve türk sanat musikisine ilgi duyarmış. özellikle münir nurettin selçuk hayranıymış. tırı vırı halk kahramanlarıyla o kadar uyutulmuşuz ki böyle bir değeri unutmuşuz yazık. “
” savaş, yıkım ve doğa katliamı karşıtlığının vücut bulmuş hali, hiçbirimizin yapamayacağı keskin bir kararla kendini öze, doğaya adamış, aşağılık insani duygulardan arınarak bir nevi platon’un ütopik insanına dönüşmüş yeni çağın anadolu dervişi, hemşerim.
cumhuriyet dönemi öncesi ismi ahmet bedevi olarak bilinmektedir. kurtuluş savaşı’nda yunan ordularının çekilirken manisa’yı ateşe vermesine ve şehirle birlikte binlerce ağacın yanmasına şahit olmuş, bu olaydan sonra kendisini manisa’nın tekrar ağaçlandırılmasına ve bitkilerin bakımına adamıştır. spil dağı‘nın özellikle uncu bozköy tarafı olmak üzere manisa’ya bakan eteklerinin büyük çoğunluğunun ağaçlandırılmasında rol oynadığı, hatta bölgedeki ağaçların %20’sini tamamen kendisinin diktiği söylenir.
emre kongar‘ın abisi, manisa dağcılık kulübü ile tırmanışlar yapan engin kongar, 08.09.1956 tarihinde demirkazık‘a tırmanırken kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder. üç yıl sonra kongar adına yapılmış bir anıtın açılışında, manisa dağcılık kulübü ile birçok geziye katılmış ahmet bedevi‘de bulunmaktadır. tören sırasında tarzan’ın aklına, kurtuluş savaşı‘nda gönüllü olarak görev yaparken tarzan’ın yanından kayalıklara yuvarlanarak ölen nişanlısı meral gelir. bunun üzerine tarzan kongar’ın annesinin yanına giderek “anneciğim üzülme, ben bu anıtın çiçeklerine her gün bakar, onları hiç soldurtmam” der.
1934 yılında ünlü tarzan filmi gösterime girene dek manisa halkının kendisine “hacı” veya ramazan topunu ateşlediği için “topçu hacı” diye hitap ettikleri, filmin gösterime girmesinden sonra halkın filmdeki karakter ile bedevi’yi özdeşleştirmesinden dolayı manisa tarzanı adıyla anıldığı bilinir.
son olarak bu doğa adamının ünlü bir sözü geliyor:
”ahmet bedevi bir çıplak, garip adamdır. amma ölünce, ağaç sevgisi sembolü olacak, hangi idareci, ağaç kestirirse rüyasına girecek, boğazına sarılacağım. bu memleketin yeşile, yeşilliğe, ağaca, çiçeğe ihtiyacı var. bu sevgiyi yaşatın ne olur.” “
Dün mutlu mesut işten çıkmışken.. kendimi paldır küldür Hisar hastahanesinde buldum.. Benim fındık okulda duvara çarpmış.. alın yarılmış… tam da babası onu almaya gittiğinde olmuş olay.. Öğretmenimiz ve okul müdürümüzle hastahanedelerdi ben gittiğimde… oğlum hastahaneden doktordan korkmaz, usludur, ağlak değildir… taaki dikiş anına kadarmış tüm bu hali.. çok korktu çok ağladı.. 3 dikiş attı doktor..izi de kalabilirmiş 😦 .. “anneciim çok korkuyorum” diye sesi kulağımda hala..sonra beyin tomografisi çekildi.. şükür sorunsuz… ama geç uyutmam ve iki saatte bir uyandırmam istendi.. kusma, bilinç kaybı vs durumlara karşı uyarıldım.. bu akşam da pansumana gideceğiz. normalde 9 da uyur dün akşam 11 de yatırdım. 2 saatte bir uyandırıp bi iki kelime konuşturdum. 6,30 da hortladı 🙂 ben sabah geç uyanır sanıyordum … kaşlarını oynatınca acıyormuş.. “anne kaşlarımı çatamıyorum ” diyo bana düdük.. ben de çatma o zaman dedim 🙂 en kötü kazamız bu olsun … 😦
Bu kitabı ne zamandır okumak istiyordum ama kafamı toplayamıyordum çünkü yüzeysel bir kitap değil. Bol örnekli (hem de oldukça güncel örnekler..diziler, ünlüler, vs ) , araştırmalı, deneyli bir kitap. Öğrenme, zeka , hafıza konusunda dolu bir kitap.. Özellikle öğretmenlerin, eğitimcilerin, sunum yapanların kesinlikle ve kesinlikle okuması gereken bir kitap.
Baktım bir türlü okuyamıyorum böyle durumlarda yaptığım üzere karıştırma, atlaya atlaya okuma tekniğime geçtim.. Ve atlamalarımda bu noktaları da bloğumda paylaşmak istedim. Kitabı merak edenlere acaba okusam mı demeden önce yol gösterici olur diye düşündüm.
Bu arada ben bu kitabı çok okumak isterim diyen varsa aranızda aşağıya yorum yazın. Yorum yazarken mail adresiniz gizli kalıyor sadece ben görebiliyorum. Size mail olarak kitabı gönderebilirim. Çünkü kitap bende pdf olarak var.
Dünkü babalar günü için hazırladım bu afişi.. Pek hoşlarına gitti 🙂
ve bir pazar günü…eşimle başbaşa sinema keyfi yapmak çok çok iyi geldi.. Film sinemalık bir film değilmiş ama olsun..gülümsetti ve hareketliydi.. ( http://www.sinemalar.com/film/221201/spy-2015 ) yine de bana sinema olsun da..dünyayı unutuyorum sinemada..çok seviyorum sinemaya gtimeyi…
Kubilay’ ın 14’ünde yılsonu gösterisi vardı. Çok eğlenceliydi 🙂 Oğluma mı bakayım diğer tatlı meleklere mi bakayım şaşırdım. Öyle şirinlerdi ki… Harika bir anı oldu bize… Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum burdan da…işte kareler…
Bu pembe elbiseli fındık Kubilay’ ın sınıf arkadaşı Beren. İyi anlaşıyorlar. Hatta Beren neredeyse tüm sülalesine Kubilay’la evleneceğini söylüyormuş 🙂 🙂 ballı şey çok tatlı.. Yüzleri hep gülsün..
Oğlumun takıntılı masalı ” Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ” di. Onu da sahnede yaptılar ya çok süper oldu. Dilek öğretmenini çok seviyor bir de sahnede sarılışını gördüm bayıldım.. Hepsi çok tatlılardı.
Danslar ettiler.. Gösteri sonunda fotoğraflar satılıyordu bu ikisini alabildim. Çünkü 10 liraydı tanesi 😦 çok pahalı.. bir sürü fotoğrafta gözüm kaldı.. Eşimle düzgün izleyelim diye çok az cep telefonuyla çektik. Videoyu verecekler dört gözle bekliyorum yine izlemek için tüm gösteriyi.. İnşallah kaliteli bir çekimdir.. Aşağıda da bizim telefonla çektiklerimizden mini kolaj 🙂
Koroda şarkılar söylediler. ” Arı vız vız ” “baby finger” ” git güle güle gel güle güle çok bekletme bizi ” şarkıları söylediler…diğerlerini hatırlayamadım.. Fındıklardan bazıları ağladı bazıları sahne ışıklarına kitlendi, kimi ( Beren ve Kubilay gibi) dansa kaptırdı kendini sahneden düşmeye ramak kala öğretmenleri tarafındna kurtarıldı 🙂 🙂 kimi “anneee ” diye seslendi annesini aradı seyirciler arasında, kiminin paçası uzun ayağına dolandı 🙂 üzülmeleri gereken yerlerde gülüyorlardı 🙂 (masalı anlatan diyor ki cüceler çok üzüldü tık yok kikir kikirler 🙂 ) ve ayaklarındaki pisimi dir adı nedir ben bayıldıııımmmmmm ..öpesim geldi hepsini ayaklarından bacaklarından…hepsi bal hepsi melek… çok seviyorum çocukları.. bu tür gösterileri çocukları üzmeden baskı yapmadan neşeyle sevgiyle zorlamadan yapmak gerek. Beklentileri düşürüp izlemek, onların doğallığından tatlılığından keyif almak en doğrusu…
Ulya arkadaşım sağolsun Talya’ nın boyamasını yarım bıraktığı bu cici karton evi verdi bize. Kubilay çok sevdi tabiki. Boyuyor..içine oyuncaklarını koyuyor. Uzay gemisi yapıp uzaya gidiyor..muş.. 🙂
Ben de eve girdim tabi…. hadi ben ufak tefekim de… zavallı babamız pek bir yoruldu girip çıkarken 🙂 🙂 yanında da bir sürü oyuncak ve eşeğimiz….eşimin gözlerindeki çaresizlik nasıl 🙂 🙂
Yine bir şans denemesi..Yine güzel bir hediye çekilişi.. Bir blogger arkadaştan…
buyrunuz 🙂 katılmayın lütfen ..ki benim şansım artsın 🙂 🙂
http://beautywiththeobromine.blogspot.com/2015/05/dogum-gunu-cekilisim.html
Saklamak istediğim bu yazıyı bloğumda paylaşmak istedim…
** Öğrenme Stilleri Testi **
Sizi en iyi tanımlayan aktivitelerin yanına bir işaret koyun. İçinde en fazla işaret bulunan bölüm sizin baskın öğrenme stilinizi belirler. Farklı bölümlerde aynı sayıda işaretlenmiş aktivite bulunabilir. Bu da davranışlarınızda ya da öğrenme ortamlarında her üç öğrenme stilini de eşit ağırlıklı olarak kullandığınızı gösterir.
Dokunarak-Hareket ederek
__________ TOPLAM
Duyarak
__________ TOPLAM
Görerek
__________ TOPLAM
**** Farklı öğrenme stilleri için öneriler ****
Dokunarak-Hareket ederek
Ders çalışırken
Sık sık ara vermeye gereksinim duyabilirsiniz. Sözcükleri ya da sözel bilgileri öğrenirken onları kuma yazın! ya da kilden yaratın!. Öğrenirken ellerinizi kullanabileceğiniz her fırsat size yardımcı olacaktır. Ders çalışırken hareket edin. Örneğin küçük çocuklar çarpım tablosunu öğrenirken trampolin üserinde atlayabilirler.
Öğretmenlere ipuçları
Bu öğrenciler genellikle öğretmenleri tarafından başarısız olarak görülürler. Aslında bu öğrenciler yaratıcıdırlar ve ellerini kullanabilecekleri fırsatlar ararlar. Sınıfta mümkünse size yakın oturmalılar ve aktiviteleri iyi organize edilmelidir. Bu öğrencilerin hareketliliklerinden sınıfta yararlanabilirsiniz. Örneğin sınıf panosunu düzenleyebilirler, sınıfın temizlenmesine yardımcı olabilirler ya da hareket gerektiren diğer işleri yapabilirler. Hatta sınıfta yapmaları gerekenleri ayakta yaharak bile daha rahat edebilirler.
Duyarak
Ders çalışırken
Bu öğrenciler ders çalışmak için sessiz bir yere ihtiyaç duyarlar. Yüksek sesle okumakla ya da teybe kaydedilmiş materyali dinlemekle öğrenmelerine katkıda bulunurlar. Başka bir arkadaşla çalışmak da bu çocuklar için iyi olabilir.
Öğretmenlere ipuçları
Bu öğrencilere önceden kaydedilmiş bilgiyi dinletebilirsiniz. Bu mümkün olmazsa kendi kendilerine yükses sesle okumalarna ya da bir arkadaşı okurken dinlemelerine izin verin. Yazıl ödevlerde büyük ihtimalle ekstra zamana gereksinim duyabilirler.
Görerek
Ders çalışırken
Görsel öğrencilerin çalışabilecekleri derli toplu ve karışık ve kalabalık olmayan bir yere gereksinimleri vardır. Ders notları tutmaları yararlıdır. Ders kitabında ya da yazılı metinlerdeki resimlerden çalışmak bu öğrencilere çok uygundur. Bu öğrenciler genellikle yazılı sınavlarda başarılıdır.
Öğretmenlere ipuçları
Bu öğrencilerle çalışırken tahtaya yazarken onlara arkanızı dönmeyin çünkü bu öğrenciler siz konuşurken sizin ağzınızı görmek isteyeceklerdir. Görsel öğrenciler ders anlatımı sırasında eğer not tutmuyorlarsa dersten kolayca uzaklaşacaklardır. Bu öğrenciler yazılı yönergelere gereksinim duyarlar. Bu öğrenciler için genellikle okumayı öğrenirken fonetik yöntem uygun olmamaktadır.
Kaynak: Nancy Cheatwood Ellis © 1996 “A Very Special Education Page”
Kuşadası tatilimiz bitti… Grand Blue Sky adlı otele gitmiştik. Keyifliydi, memnun kaldık. En önemlisi Kubilay çok iyi vakit geçirdi. Hava ne çok sıcak ne de soğuktu. Ve tatilden kareler…
Dönüşte İstanbul’ dan İzmir’ e yerleşen canım kuzenim Sezen’ e uğradık. Yeni taşındığı nefis evinde az da olsa sohbet etme imkanı buldum. Ve gönlüm oralarda kaldı. Keşke şartlarımız daha uygun olsaydı da biz de İzmir’ de yaşasaydık çok isterdim… Kimbilir belki bir gün olur.. umut dünyası…
***
Astroloji ile Kendini ve Yaşamı Anlama Rehberi
Sağlıklı Beslenme Uzmanı
Bir İlkokul Bloğu
Atölye & Danışmanlık
Bu sayfadaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi vardır.
Öğretmen Tavsiyesi etkinlikler
Dicle DOĞAN
göçebe zihinlerimizin gezdikleri yerlerden "bize not size tavsiye" kıvamında notlar topluyoruz
serüvensel balık'log
to thine own self be true
Sade yaşamak ve zengin düşünmek üzerine
Klinik Psikolog Deniz Bolsoy