söyleşi

Terapi almak veya almamak..işte bütün mesele bu !

Uzun zamandır bloğumda söyleşi yapma niyetim vardı. Ve ne güzeldir ki ilki benim için çok ama çok kıymetli biriyle oluyor.

Suna İpek. Uzman Klinik Psikolog. Benim psikoloğum, terapistim, sırdaşım…. Şükür ki sayesinde onu az görüyorum 😛

Beni kırmadığı için mutluyum. Benim için çok değerli bir anı olacak. Suna’ ya soru hazırlarken mutlaka bir sorumun birinize değmesini, birinizin bile ilgisini çekmesini düşledim. Bu yüzden elimden geldiğince (bu benim ilk söyleşim ☺) farklı sorular sormaya gayret ettim. Daldan dala oldu biraz belki ama Suna ‘ ya bunu kabul ettirmişken bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim ☺

–          Sevgili Suna hoş geldin bloğuma öncelikle eğitiminden biraz bahsetmeni istiyorum bloğumu takip edenlere.

Aslı’cım hoş buldum. Öncelikle bende seninle farklı bir platformda sohbet edebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bloğunu da merakla takip ediyorum. Ben , İstanbul üniversitesi psikoloji bölümünden hem klinik psikoloji hem de adli tıp alanlarında yüksek lisans yaparak uzmanlaştım. Uluslararası enstitülerden Psikodrama ve EMDR terapisi eğitimleri aldım. Ayrıca, Bilişsel -Davranışçı terapi, Hipno terapi ve Cinsel terapi eğitimlerinin yanında Aile danışmanlığı ve Arabuluculuk eğitimlerim de var. Cerahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsünde yüksek lisansımı yaptığım esnada “çocuk istismarı” konusunda uzmanlaştım. Biliyorsun çocuk istismarı başta ensest olmak üzere oldukça ciddi bir problem. Bu konuda sosyal sorumluluk projelerine katıldım ve San Francisco’daki Adli Bilimler kongresinde yayın yaptım. Aynı dönemlerde Çapa Tıp Fakültesi Psikoloji laboratuvar’ın da gönüllü çalışan olarak test portföyümü zenginleştirdim. Mesleğin ilk on yılında zihinsel engelli ve üstün zekalı çocuklarla duygusal problemi olan çocuklara test uygulaması ve aile danışmanlığı yaptım. Şu anda ensest isimli kitabımı yazmaktayım. Meslekteki 30 yılımın dolu dolu eğitimler ve kurslarla yenilenerek geçtiğini söyleyebilirim.

–          Neden bu mesleği seçtin? Zor değil mi birden fazla insanın tüm yükünü taşımak …

Bir meslektaşımın da söylediği gibi terapist, kalbinin kapılarını danışanının cehennemine açan kişidir. Mesleğini bütün kalbiyle seven bir terapist olarak danışanımın sorunu çözülene dek onu sahiplenirim. Danışanın travması iyileştiğinde bu durum onun kadar beni de mutlu eder. Terapisi biten danışan uçmayı öğrendikten sonra kendi kanatlarıyla gök yüzünde süzülebilen yavru kuş gibi gururlandırıcıdır.(bu arada danışanın yaşı önemli değildir. . Bir klinisyen olarak danışanlarımın sorunlarını çözmesine yardımcı olmak onun yükünü omuzlamaktan ziyade bu beceriyi ona kazandırmayı hedeflerim. Kendi adıma Thomas Carlyle’nin bir sözüyle kendimi özetleyeyim : ” kutsanmış kişi yapacağı işi bulan kişidir, ona başka bir kutsanmışlıktan söz etmeyin….

–          Terapilerinde daha çok hangi teknikleri kullanıyorsun ve hangi teknikler hangi sıkıntılarda daha etkili oluyor? Böyle bir ayrımın oldu mu ? Eğer tek bir teknik seçmek zorunda kalsan hangisini baş tacı yapardın?

Ben insanların belli kalıplara sığdırılabileceği düşüncesine katılmıyorum. Zira her danışan kendi kitabını yazar. Son derece kompleks bir yapıda olan insanı tek bir teknik yada formülle iyileştiremezsiniz. Aynı olaya her insan farklı bir boyutta tepki verir ve farklı düzeyde etkilenir. Danışana hangi tekniğin uygun olacağına terapist klinik tecrübesi ile karar verir. Örneğin travma kökenli olmayan bir fobi çalışıyorsam. Bunu çoğunlukla BDT ( Bilişsel Davranışçı Terapi) ile ele alabilirim.Eğer danışan kaynağını bilmiyorsa ortaya çıkarıcı bir terapi yöntemi olan Psikodramayı kullanabilirim. En çok kullandığım ana teknik EMDR yani göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tekniğidir.

 

–          EMDR tekniği nedir ? Ne tür sıkıntıları aşabiliriz bu teknikle ? Ve bu tekniğin avantajları dezavantajları neler ?

Hayatımızda sorun olan birçok olayın altında irili ufaklı travmalar yatar. EMDR sonuca gitmekte en başarılı yöntemlerden biridir. Örneğin ilk okulda şiir okurken şaşırmış ve şiiri tamamlayamadan kürsüden inmiş olabilirsiniz. Anı çalışıldığında, Otuz yaşına gelmenize rağmen sosyal ortamlarda zorluk yaşamanızın sebebi olarak ortadan kalkar. EMDR travma anındaki ortam , duygular ve düşünceleri birlikte işleyerek anının yarattığı patolojiyi ortadan kaldırır. EMDR terapisi ile    kişinin hayatında    sorun olarak algıladığı tüm konular çalışılabilir. Yakın kaybı, doğum sonrası depresyon, öz güven ,fobi, boşanma, takıntı, panik atak… gibi bir çok sorunu çalışıyoruz. EMDR terapisi yan etkisi olmayan ve iyileşme hızı açısından avantajlı bir terapi yöntemidir. Anne karnında yaşanan travmaların çalışılabildiği olağan üstü bir terapi yöntemidir.

–          Çalışan anne olarak sormazsam olmaz ;  Çalışan annelerin çocuklarına karşı duydukları suçluluk duygusuyla psikologsuz baş edebilmeleri için tavsiyelerin var mı?

Anne çocuk ilişkisini etkileyen birçok faktör vardır.  Çalışan annelerin hissettiği suçluluk duygusunun hem çocuğa hem de anneye zararı vardır. Şöyle ki suçluluk duyan anne kural koymama ve çocuğa her isteğini alma gibi yanlış davranışlara suçluluk duygusunu telafi etmek için yönelir. Bu davranış şekli beraberinde daha büyük sorunlar getirir. Suçluluk duyan annenin bu duygusunun altında yatan neden çocuğuna yeterince zaman ayıramadığı düşüncesidir. Halbuki ilişkinin kalitesini belirleyen birlikte geçirilen süre değil yapılan faaliyetler ve paylaşılan duygulardır. Düzenli olarak her akşam çocuğun yapmak istediği bir faaliyette bulunmak yada onunla oynamak çocukla sağlıklı bir iletişim kurmak için çok önemlidir. Bütün gün evde olduğu halde ev işlerinden çocuğuna zaman ayıramamış anne ile işten dönüp çocuğuna tam anlamıyla zaman ayırmış anne arasında büyük fark vardır. Bu konuda babanın rolü de göz ardı edilmemelidir. Hem annenin hem de babanın çocuğa sevdiğini ifade etmesi ve bol bol fiziksel temasta bulunması çocuğun ruh sağlığı açısından önemlidir.

–          Kendiyle barışık ama hayatın gelgitine alışık, iç huzuru olan ve kolay dağılmayan çocuklar yani insanlar   yetiştirmek için anne-babalara neler önerirsin?  

Burada tarif edilen öz güveni olan , huzurlu ve mutlu çocuklar yetiştirmek için en önemli faktör şartsız sevgidir. Bağlanmanın çok popüler olduğu bugünlerde anne karnından başlayarak koşulsuz sevilen ve istenen çocukların sağlıklı bağlanmayla hayatla başa çıkabilen mutlu bireyler oldukları bilinmektedir. Zor zamanlarında çocuğu sarmalayan ve gerekli ilgiyi gösteren ebeveynlerin sağlıklı çocuk yetiştirmektedir. Örneğin bisikletten düşen ve ağlamakta olan çocuğuna sarılan, pansuman yapan ve sonra yapabilirsin diyerek cesaretlendiren ebeveynlerin çocukları hayatla baş etmede diğerlerinden daha başarılı olduğu bilinmektedir. Aile içi huzursuzluğun yaşandığı evlerden huzurlu çocuklar yetişemeyeceği için ebeveynlerin gereken yerlerde profesyonel yardım almaları önemlidir. Aile içindeki kavgalar anne karnından itibaren etkiler çocuğu ekiler. Ayrıca anne karnındayken hepimizin yaşamış olduğu travmalar EMDR terapisinin anne karnı prosedürü ile çalışılmaktadır.

 

–          Evlilik kararı vermek bence hayatımızın en önemli kararlarından … Sence evlenmeden önce karşımızdaki insanı test etmeli miyiz? Olmazsa olmazlarımız ne olmalı ? Sen çift terapilerinde en çok hangi sorunlarla baş etmelerine yardımcı oluyorsun çiftlerin?

Karşı cinsle olan ilişkilerde ilk tanışma evresinde kişiler kendilerini olduğu gibi değil olmak istediği şekilde tanıtma eğilimindedirler. Bu yüzden evlilik öncesi tanıma ve değerlendirme süreci kısa tutulmamalıdır. Aşk, sevgi gibi duygusal faktörler evlilik için tek kriter olmamalıdır. Cinsel çekim, ailelerin yapısı ve uyumu ile kültürel farklar da birlikteliği desteklemelidir. Evlenilecek kişiyi değiştirmeyi düşünmek son derece hatalı bir yaklaşım olacağı için karşı tarafı olduğu gibi kabul edebiliyorsak evlenmek daha gerçekçi olur. Çift terapisine gelen bireylerin çoğunlukla geçmişten getirdikleri olumsuz yaşantıları çalışmak üzere terapiye alınması gerekir. Tüm bu süreçlerden sonra çift terapisine geçilir. Terapide çiftlere daha çok iletişimle ilgili problemleri ve cinsel problemleri ile aldatma konularında yaşadıkları sorunlar hakkında yardımcı oluyorum.

          Bu aralar telefonu, interneti çok sık kullandığımı ve bunun da uykumu bozduğunu eskisi gibi bol kitap okumadığımı fark ettim ve bu durumu düzeltmek için kendimce internet detoksu yapmaya başladım. Çevremde çok fazla telefon, internet bağımlısı görüyorum. Çocuklar çok küçük yaşta tanışıyor, büyükler ise çocuklardan beter halde bence. Telefon, tablet bağımlısı çocuğumuz için neler yapabiliriz? Ya büyükler.. Eşimiz elinden telefonu bırakmıyorsa mesela veya bizler telefon, sosyal medya bağımlısı olduysak…

Teknoloji bağımlılığı büyük küçük herkesin sorunu. Öyle ki tıp kitaplarına bağımlılık olarak girmiş durumda. İletişimin azalmasıyla ortaya çıkan bu bağımlılık iletişimin daha çok azalmasıyla sonuçlanan bir kısır döngüye yol açıyor. Bu döngüyü kırmak için aile içi iletişimi arttıracak aktivitelere daha çok yer verilmesi lazım. Sanal hazlar yerini gerçek paylaşımlardan alınan hazlara bırakmalı.

–          Cinsel terapist olmak bizim ülkemizde  zor değil mi? Bu terapilerde kadınla erkek arasında en bariz farklar, sorunlar neler oluyor ? Hangi taraf daha çok çözümün bir parçası olmaya hazır ?

Cinsel terapinin diğer terapilerden daha zor bir yanı yok. Çiftler sorunlarını çözmeye istekli oldukları takdirde başarı düzeyinin yüksek olduğu bir terapi alanı. Gerek yanlış yetiştirme gerekse travmalar gibi farklı sebeplerden dolayı en çok vajinismus vakaları ile çalışıyoruz. Çiftlerin sorunlarının çözümüne ve çocuk sahibi olmalarına yardımcı oluyoruz. Terapiye birlikte gelmeleri her ikisinin de sorunun değil çözümün bir parçası olmaya hazır oldukları anlamına geliyor. Vajinismus sorununu yaşayan çiftlerin en sık yaptıkları hata çok beklemeleri ve geç gelmeleridir.

–          İnsan ne zaman veya ne olursa hangi durumlarda bir psikoloğa gitmeli destek almalı ?

Kendi başına üstesinden gelemediği ve çözüm bulamadığı durumlarda profesyonel bir yardım almalıdır. Çünkü sorunun her hangi birine anlatılması yetmez , çözümlenmesi ve gereken tedavinin yapılması gerekir.

–          Antidepresan kullanımı çok arttı. Antidepresan kullanacaksak nelere dikkat etmeliyiz? Antidepresansız sorunları aşamaz mıyız?

Bir hekimin nezaretinde olmadıkça kullanılamaz. Tıbbın depresyona ilaçla müdahale şekli olan antidepresan kullanımı majör depresyon terapisi öncesi stabilizasyon sağlamak için baş vurulan bir yöntemdir. Antidepresan kullanımı esnasında mutlaka psikoterapi almak gerekir. Depresyon teşhisi konmuş vakalarda ben terapiyi EMDR yada BDT teknikleri kullanarak yapmaktayım.

Her halde bu soruyla sohbetimizi noktamış oluyoruz bu keyifli sohbet için bende teşekkür ederim Aslı’cığım. .Sana ve takipçilerine sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

Evet dostlar Sevgili Suna İpek’ le kısa söyleşim umarım hoşunuza gitmiştir. Daha fazlası için ilgili linkleri aşağıya bırakıyorum. Hepinize huzurlu hafta sonları diliyorum, hoşkalın

http://www.ailedanismanligi.org/

http://cinselterapist.org/

https://www.facebook.com/ailedanismanligi.org/

https://www.youtube.com/channel/UCHBQMXXa1bYCBhQO8h-6WEg

https://www.instagram.com/klinik_psk.sunaipek/?hl=en

kitaplık

Evinizdeki terapist

evinizdeki

Bu kitabı da bitireli nerdeyse 3 hafta falan olmuştur. Nihayet yazabildim. ” Evinizdeki Terapist “ doktorların da önerdiği bir kitapmış. Kitap Kognitif Terapi ile ilgili. Nedir bu… Kognitif terapi bir psikoterapi yöntemi. Bu yöntemde terapistin amacı hastanın duygusal zorlanmalarını farketmesini,incelemesini ve değişiklikler yapmasını sağlamak. Mantık dışı, işlevi olmayan inançlarınızı belirlemeyi, analiz etmeyi ve bunları değiştirmeyi amaçlıyor kitaptaki çalışmalar, teknikler.

 “Evinizdeki Terapist” adlı kitap sadece okumalık bir kitap değil. Uygulamalı, alıştırmalı bir kitap. Yani çalışılacak da bri kitap bir nevi. Eğer işe yaraması için alınıyorsa bu konuya dikkat. Yoksa anlamsız olacaktır. Çünkü terapistin uyguladığı teknikler mevcut.  Bir zamanlar psikoloğa gitmiş biri olarak bazı teknikler bana hiç yabancı değildi.

  • Kitapta birkaç hasta örneği var. Farklı sorunları olan hastalar bunlar. Onların üzerinden teknikleri anlatıyor ve tarapi sürecinde neler yaşandığını. Kaygı, depresiflik,öfkeyle başa çıkma, gevşeme..…vs
  • Çeşitli formlar var. ( depresyon ölçeği, kaygı ölçeği, aktivite formları..vb ) Nasıl doldurulacağı detaylı örnekli anlatılıyor. Bir örnek ekledim buraya.. “ Düşünce Kayıt Formu “ . ..   resmi büyütmek için üzerine tıklayabilirsiniz.

düşnckayıt

  • Otomatik Düşünce Kalıplarını bulmaya ağırlık vermiş kitap.. Ki bu çok önemli bir konu zaten.  Çünkü bu düşünceler ruh halimizi şekillendiriyor, belirliyor.
  • Kitaptan…

 “  Depresif kişiler genelde daha aktif olurlarsa bunun kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olduğunu gözlerler. Sizce bu niye böyle olabilir? Olası nedenler :

-Egzersiz gibi bazı aktivite türleri kendimizi daha iyi hissetmemize yol açan beyin kimyasallarını arttırır.

-Hiçbirşey yapmadığımız zaman genelde tekrar tekrar olumsuz şeyleri düşünürüz. Aktivite, ilgimizin olumsuz düşüncelerden başka şeylere yönelmesine yardım eder.

-Aktiviteler bize başarma fırsatı verebilir ( örneğin, bir odayı masayı düzenlemek ), eğlenceli bir şeyler yapmak ( örneğin, sevdiğimiz biri ile konuşmak ), ya da bir sorunu çözmek ( örneğin, yapılması gereken bir şeyin üzerinde çalışmaya başlamak ). Bu deneyimlerin her biri –başarı,neşe,sorun çözme- bir süre için kendimizi biraz daha iyi hissetmemize yardımcı olabilir. 

Aktiviteler özellikle keyif ya da bir şeyi başarma fırsatını  ( çok küçük olsa dahi ) içerirse depresyona karşı etkili olmaktadır.    “

 “ Kısa vadede yardımcı oluyor gözükse de kaçınma aslında uzun vadede kaygıyı besler. Kaygıyı yenebilmek için kaçındığımız durumlara ya da kişilere yaklaşmayı öğrenmemiz gerekir. “

“ Bir davranışın ya da düşüncenin ciddiyeti hakkındaki değerlendirmeniz sizin kendi iç kurallarınıza ve değerlerinize dayanır. “

“ Sık sık suçluluk ve utanç duymanız ya yaşamınızı, prensiplerinize aykırı bir şekilde yaşadığınız  ( tek eşli bir evliliğe inanırken bir başkasıyla ilişki yaşamak gibi ) ya da birçok önemsiz davranışı ciddi olarak yargıladığınız anlamına gelir. “

“ Kendinize  “ Bu, beş sene sonra bana ne kadar önemli görünecek ? “ diye sorun   “

 *Kitap resmi İdefixden alınmıştır. Kitabı kitapyurdundan satın almıştım. Orda da yorumlar var kitabın altında isterseniz bakarsınız sitesine… Kitaptan kare ise benden tabi ki.

kitaplık

Cep Terapisi…

 

CIMG0542

Bu kitabı okuyalı epey oldu ama bir türlü kitaptan notları yazamadığım için bloga ekleyemedim. Merak ettiğim bir kitaptı. Ama umduğum kadar da etkilenmedim. Belki de bu türden kitapların be babalarını ne ağırlarını okuduğum için bana hafif gelmiş olabilir etkilemek de istemem açıkçası.. Pozitif düşündüren, güç veren, gaz veren bir kitaba ihtiyacınız varsa tavsiyemdir. İşte kitaptan aldığım notlar ;

******* Bu arada başta takibi çok sevdiğim http://2balik1kedi.blogspot.com/ olmak üzere bazı bloglarda görüp özendiğim birşey oldu.. Kitap Takası.. Ben de düşünüyorum. Belki bu kitapta takasa koyabileceğim bir kitap olabilir. 3-5 kitap koysam bloguma..sonra önerisi olan takas teklifi olan arkadaşlarla da takas etsek.. ben de farklı bişiler okumuş olurum hem de.. bakalım .. yakında haberiniz olur zaten ayarlayabilirsem.. 🙂 gerçi ben ayarlasam talip çıkacak mı bakalım :)) neyse biz bu kitaba dönelim…

” ” ” ” ” ”

* İşte bu kitap benim akıl sağlığı dosyam. Terapi seanslarım arasında kullandığım tüm teknikler, püf noktaları ve ipuçları burada.

 * Derin nefes almanın yüzlerce farklı tekniği vardır ama “Dört Adım” metodu psikiyatri servisindeyken öğrendiklerim arasında en basit ve etkili olanı :

1-Dörde kadar sayarak yavaşça nefes alın.

2-Nefesinizi tutup dörde kadar sayın.

3-Dörde kadar sayarak, dudaklarınızı büzüp yavaşça nefesinizi verin.

4-Nefes almadan bekleyerek dörde kadar sayın.

5-İki kez normal nefes alın.

6-Tekrar birinci adımdan başlayın.

 *Eğer gerçekten sinirliyseniz, şunu deneyin: Dilinizi, ön dişlerinizin hemen arkasına, damağınıza yaslayın.Beşe kadar sayarak, yavaşça burnunuzdan nefes alın.Nefesinizi tutarak yediye kadar sayın.Nefesinizi yavaşça verirken sekize kadar sayın. Nefes aldıkça inip kalkmasını hissetmek için elinizi karnınıza koyun.

*Mary Anne Radmacher, “ Cesaret her zaman kükremez; bazen cesaret , “yarın tekrar deneyeceğim” diyen kısık bir sestir” demiş.

 

*Budist Thich Nhat Hanh’ın sözünü dinlemek için elimden geleni yapıyorum: “ Bulaşıkları yıkarken, bulaşığı yıkamak hayatınızdaki en önemli şey olmalı. Tıpkı, çay içerken çay içmenin hayatınızın en önemli şeyi olması gerektiği gibi.Her eylem büyük bir dikkatle yapılmalı.Çünkü her bir eylem, bir ayin, bir törendir.”

*Derin nefes almayla beraber, “ Bu da geçecek “ cümlesi, kaygıyla mücadele ederken kullandığım en güçlü araçlardan biridir. Beş dakikada, neredeyse yüz kez bunu tekrar ederim. Mutlaka işe yarar, nefesimi göğsümden diyaframıma indirmemde yardımcı olur.

 *Bir ARKADAŞINIZA kendinize davrandığınız gibi davransaydınız, ne kadar daha sizin yanınızda duracağını hiç düşündünüz mü? Terapistim, neredeyse her seansımızda bu ikileme dikkatimi çeker. “ Eğer senin durumunda bir arkadaşın olsaydı ona ne derdin ? “ diye sorar.